Delikli Kayanın Pınar
-1-
Ücenin mevkiinde
En kayalık bölgedir delikli kaya
Keklikler, kayapalar
Ve özgürce uçan bütün kuşlara
Saray - köşk gibi farklılaşmadan
............................Olur yuva
Ve kuşlar doyarlar
Yuvalarının dibinden akan suya!
-2-
Ekinini tek başına
Parmakla gösterilen ırgat kadar biçer
Delikli kayanın tarlasında
Tek başına Haççe kadın
Azığını da kumasından bekler
O güzelim bebesi de
Kuşburnunun gölgesinde ağlar!
Gece davar yayar Haççe'nin topal herifi
Gündüz katırlarla çeker biçtiklerini
El, eşeğiyle zar zor tamamlar
Günde üç, dört seferi
Haççe'nin acımasız herifinin elinde ise
...........Katırlar tamamlar yedi seferi
Ve delikli kayanın yukarı pınarı
Her seferinde ağırlar
Haççe ile katırlarını
............Sanki saray sultanı gibi
Ve pınarın kıyısında çukurlanır durur
Katırlarının,
Topuklarına kadar gömülen nallı izleri
Al yüzünü ise günden korumaya çalışır
Başına poşu poşu bağlanan fesi.
Kayanın koynundan çıkan
Aşağı pınar ki
Sular ırgatları.
-3-
Haççenin sınırdaşları-
Irgatların ki
Delikli kayanın içindedir
Yatakları yorganları
Çünkü...
Yatak serecek kadar yok ki düz yerleri
Ve delikli kayanın tarlalarında
Yürütülemez kağnı arabası bile
Bu vesileyle
Bütün ırgatlar
Herkes kendi harmanına
Biçtiklerini şelek şelek çıkarırlar
Ve yanlarında taşırlar
Canları gibi bakarlar
Hayvanların bakıma muhtaçlarına
Ekinlerini de serbest ederler
İşte bunlardan biri de
Yine bir şirin mi şirin tayı olan atları
Bu at ki
Üç aylık beş aylık iken kaybetmiş
Bundan öncesi dört tayı
Bu yüzdendir ki bu beşinci tayı
Uçan kuş, esen yel
Ve sahipleri ırgatların
Gözünden de sakınır kıskanır
Baba atı eliyle okşayıp
Adetâ canından can katmaktadır
Bütün ırgatlar ana gibi
O tayın üstüne titremektedir
Baba
Sulamaya götürürken
En küçük azıkçı oğlunu bindirir ata
Çocuk sanki meleklerin kollarında
Uçarak gibi gittiğini sanır
Öylesine ağzı kulaklarında sevinir
Tay ki sevildiğini bilir
Küheylan at gibi başını kaldırır
Pınara kadar dörtnala
O armudun sekide
Şahlanarak
Gider gelir gider gelir!
Anlında al akıtma
Ön ayakları sekili
Sanki anasının kopyası
Geldiler pınarın başına.
Baba...
Atla oğlunun dostluğu bozulmasın diye
Yuları tutuşturuyor oğlunun eline
At su içmeye bile eğilmiyor
Gözünü yavrucağından ayırmıyor
Çocuksa at eğilsin içsin diye
Gayette dostane
Yularından aşağı doğru çekiyor
Ama at kaptı çocuğu döşünden
Bir ara havadaydı
Şimdi pınarın çamurunda sürünen
Çocuğun kan çıkıyordu kara köyneğinden
Kızamadı baba
Elleriyle tay tay büyüttüğü
Gözü yaşlı gelinler bindirdiği
Canı gibi baktığı
Gece gündüz kaşağılayıp tımar ettiği
Onsuz bir adım atmadığı atının
Yine başını okşuyordu
Oğlu kucağında
İçine doğmuş olmalı ki atın
Ömrü birkaç gün sürdü
Öbür tayları gibi bu tayının!
Artık atı her sulamaya götürdüğünde
Gözleri pınar pınar olurdu babanın!
08-04-09
👍👍👍 iç yaralayıcı bir öykü. kutlarım usta.
Şair illede yaşam ve doğa şirlerinde israr ediyor.Güzel de ediyor.Şehrin ağır havalarından kurtulma şansını bize tanıyor.Yüreğinize sağlık.Sevgiler.😙😙😙😙
Roman okur gibi okudum dost hiç bitmesin dediğim dizelerdi ve muhteşemdi... Bir yanda ağanın hayvanına eziyeti, diğer yanda yavrusuna eziyet eden tayın kıymeti ikisi de insan, birinde merhamet, evlat sevgisiyle eşleşmiş, diğerinde merhametsizlik her ikisini de biçmiş, ne eş ne hayvan sevgisi... Harikaydı tebriklerim sonsuz saygımla...👍👍👍👍👍👑
Yine başını okşuyordu Oğlu kucağında
İçine doğmuş olmalı ki atın Ömrü birkaç gün sürdü Öbür tayları gibi bu tayının!
Artık atı her sulamaya götürdüğünde Gözleri pınar pınar olurdu babanın!
Güzel bir çalışma emeğinize ve yüreğinize sağlık gönülden tebrikler ve saygılar
gizeldi ustad 👍kutlarım