Direnseydik
açık denizlerde
yakamoz salvoları tekneyi düşüren gözden
nasılda sallanır ayna kıçı
ay ışıkları boğar livarları
kaçışır istavritler
kordan sıçrayıp
bende oturdum fukara sofralarına
zoraki pay ettim bir yudum suyu
türküler söyledik kanlı eylül'lere yoksul bebelerle
sustuk sonrasında korkular büyüttük sokak başlarında
boyun eğdi kardelenler hilal'in boyu kısalınca
türküleri susturduk nitekim erdal'ın başını vurunca darağacına
karanlık bir mühür vuruldu gözlerimize
kör ışığa
fasılalarla
sustuk sonrasında zulüm boyunu uzatınca
saklandık al boyalı duvarlara
türküler söyledik ıssız ve mahcup
tezeneler utandı yüreğimizin korkusundan
saklandık kaçıp zindanlarda
tamah ettik bir gıdım ışığa
rehberimizi yırttık içinde şiir vardı oysa
mundar oldu kafiyeler
karanlık geçirince dişini göğsün iman tahtasına
direnmeliydik kağıttan gemi kuvvetiyle
kıvılcım tutmadan pruvamız
el sürmeliydik med cezirlere
o zaman ışığımız sönmezdi lodosa tutulmuş mum misali
amenna etmezdik böyle
kar tepelerinde
üşümezdik zıbınsız bebek gibi
ana memesinden yoksun
loğusa şerbetine yüz süren
korkmasaydık mahpusun karanlık gözlerinden
direnseydik karınca direnişiyle
çukurlar kazsaydık kaçmasaydık mitralyözün o tok sesinden
türküler söyleseydik sevişirken
şelpe vuraydı curalar
varsın yok olsaydı tezeneler
direnseydik !
açık denizlerde
yakamoz salvoları tekneyi düşüren gözden
nasılda sallanır ayna kıçı
ay ışıkları boğar livarları
kaçışır istavritler
kordan sıçrayıp .....

