Diriyken
Sen beni durmadan,
Vahşi bir atın adımları gibi durmadan
Hırpalamaya tabisin
Bu tabilik
Aşağı değildir
Ciğerimin nefese tabiliğinden
Yahut ellerimin belaya
Hem de koyu bir gece gibi
Belaya tabiliğinden
Aşağı değildir
Ben gözüme biraz ışık toplayarak
Her sabah yeni belalar
-Omzumu aşındıran belalar-
Toplamaya çıkardım diriyken
Diriyken her şey
Damarda toplanmış kan kadar
Berrak ve heyecanlı idi
Ki durulmazdım bayılana kadar
Tüm kafiyeler bitince
Yeni bir şiire geçerdim.
Önüme serilen dağlar
Yeni bir yol demekti diriyken
Diriyken.
Bir yıldıza tutunabildim
Gözlerimle tutunabileceğim kadar
Ve tütünüm tükenmek üzere
Ciğerimde sıradağlarca bir boşluk
Ve günahlarımı boğmaya gece yetmiyor.
Ara sıra
-büyük bir yanılgı-
Bir hayatım var sanıyorum
Dönüp sarılıyorum
Boynuma halkalanmış
Halkalanmış, halkalanmış...
Bu kemende -urgan?-.
Sarsılıyorum.
Diriyken
Görkemli bir hüzün yapışırdı
İnce yanlarına gözlerimin
Ve ben
İnsan olurdum bununla.
Hüzün
Bir şiir gibi anlardı beni,
-bir şiir insanı ne kadar anlar-.
Anlayabilecek
Bir şey kalmadı
Bu yitşini kalbimin,
Ve anlatabilecek de sanırım.