Doktorcuğum

Kaburgalarında sisli bir yağmur vardı,
Toprağın ince ince...
Betondan bir kalbi size götürdüğüm
Gece...

İçimden bir ses konuştu

- '' Gözlerini yum ! ''

Ben hayat ve ekmek kavgam içinde,
yumanları çok gördüm doktorcuğum...

Akarsular önünde durmakla geçti ömrüm,
Çoğu kez açtım,
Çoğu kez korkak, çoğu kez yalnız,
Ve bilmelisiniz ki,
Yitmesin diye yaşıyorum, yaşatmağa olan inancınız...


Yoksa,
Bilirsiniz.
Ben haftanın üç gününde
Ceketi ve fötrü rehinde
Fransız piyazıyla bir İngiliz şilebinde, öksürene kadar,
Tüttürmeyi bilirdim puro mu...

Ve
- öleceksin diyorsun be doktorcuğum
Hiç yalandan korkar gibi
ölümden korkulur mu?...

Ve sonra doktorcuğum
Ve sonra benim mavi gözlü, kızıl saçlı meleğim
On katre alevmiş gibi,
On kadının kalbinde çarpar kalbim...

Ve sonra,
Bu yaşaması zor dünyada doktor
Sebepsiz bir kavganın ucunda ölürsem eğer,
Ölüm sebebim ne içkidir ne keder...
Ne de sigara küllüğü,
Beşiktaş meydanında mutlu bir ölü yatacak,
Kızıl saçlı
bir doktorun öldürdüğü...

Ya da gelin !
Tutun
Vefalı ellerinizle, ellerimi...
Okşayın bir çocukmuşum gibi yüreğimi, doktor.
Ben hiç ölümden korkmadım
Kalbim ölümden korkuyor...

.................................................................

Ama her şey den önce
Söylemeliyim size cicim ;


'' Beni ne ölüm korkutur, ne siroz ne de verem,
Yaratalım karanlık geceyi yırtarak,
huzurlu, mutlu bir alem... ''

08 Mayıs 2013 110 şiiri var.
Yorumlar