Dönüşü Olmayan Bir Yoldayim
Şimşekleri yoğun, güneşi içine çeken bulut kümeleri 
Sardı, terk-i diyar edemediğim şu kocaman şehri
Ben günler, aylar siz de 'yıllar' deyin
Nicedir maviliğini görmediğim
Göğün özlemini çekiyorum 
Şimdi
Çoktan
Gazabından
Belasından
Kurtulamadığım 
Fırtınalar sürüklüyor beni
Hep üşüyorum, titriyorum ben
Evet, şimdi avazım çıktığı kadar haykırıyorum 
Çünkü korkuyorum güllerin, çiçeklerin dalları kırılır diye  
Yağmuru, karı bol siyah bulutlar eksilmiyor başımdan
Günahım ne?  Nedir içimdeki 
Şu paramparça olan kâinat 
Şu beni kemiren yaşam
Beni
Damla, damla 
Bitiren şu sevda
Neden yalnızım
Neden yaralıyım
Neden? 
Dönüşü olmayan 
Bir gidişim var 
Bir yanım 
Devletçe yakıp yıkılan 
Hazro
Ya da 
Hozat gibi hep tarumar 
Evet,  acıdandır acıdan
Her iki omuzum aşağı inik
Başım çarkıfelek gibi durmadan dönüyor
Diğer yanım sanki aysberg sanki buzul çağı, üşüyorum 
Kolay mı? Ben, asla şu acı gerçekleri gizleyemem hiç 
Soluk bir zaman içinde, büyük bir kentin varoşunda
Ruhumda derin izler bırakan
Beni yaralayan dertleri
Sanırım
Veda etme zamanım
Çoktan geldi geçti
Derinden kanıyor 
Sızlayan içim
Hayıflanmamın Sebebi
Baharı, yazı yaşamadan
Gülü, çiçeği koklamadan   
Karanlığı yaşayarak, gün ağarmasını görmeden
Kimliksiz, güneşsiz, bahtsız olarak ölme gidiyor olmam  
Mehmet Çobanoğlu
23.05.2017
İstanbul
