Drenajı Debisini Taşımayan Sondaj

yüzüne akustik bir mana cıvıldamıştı
gamzelerin
kristal bir katmana saklanmış elmas
hele
gözlerindeki farlardan fışkıran mavi ışığı
sevmiştim
hem de nasıl
drenajı debisini taşımayan o çağıldayışı
işte o idi esas
ve
hala aklımdadır
yüreğime ilk saplanan sondajın bakışları...!


// hiç kimseye dizmemişti dilim bu kadar süphannallah boncuklarını//




ölmem sanırdım ki; dünya benim için dönerdi
oysa
kelebek ömrü kadar yaşamakmış hayat çağrısı
bir gördüm
sustu şarkılarım
vuruldu saatim zamanından
kanadı...
bir sur üflendi bir yanıma
vuruldu en'ime sentaksının damgası
taa o günden kalmadır sanrılarımın ağrısı...!



// yerçekimsiz bir boşluğa düşen taş parçasıyım hala
ne yörüngeden çıkabilmişim ne de düşebilmiş sana//



ruhani bir isim okunmuş kulağıma
çifte minareli ezan sesleri mim durmuş hazırolda
elemterefiş soluyan bir bağımlıyım
güveyi çeken ışık kurbanı
anla işte
gönüllü yazılmışım bir karadul destanına
nedeni
nasılı yok
marşandizinden vurulmuşum işte anla/sana...!



//...genlerime işlenmiş artık cismin; atmışım peygamber vitesine bir kere hala boştayım...//





seksapeli düşlere misafir ettim yıllarca
uzaya yolladım tüm hırslarımı
bir dünya bir dünya daha
topladım
bir sen etmedi
bir seni gördü gözlerim
bir daha bahçeme başka kuş kon(a)madı...!




//... sevmenin gayrısı olmaz azı da çoğu da... seveceksen eğer adam gibi ''ya iliklerine kadar ya hiç''...//