Dudaklarımın Edebi

Bir bilsem içindekileri balam,
Kondurabilsem kendime amansız gidişini
?O' gitti diyebilsem yüreğime.
Yok, artık gelmeyecek desem
Yak bütün eskileri; savur desem ellerime
Yinede yanmıyor balam.
Yananda, acıyanda ben oluyorum...

Deli bozgunu şafaklarda
Buz tutmuş kaldırımlarda bekliyorum seni
Ellerim çınar ağacına yaslanmış,
Bal sarısı söğütler akıyor parmaklarıma
Beynimdeki hücrelerim karıştırıyor kendini,
Beyin ölümüm gerçekleşiyor seni gördüğüm anda
Hiçbir şey hatırlayamıyorum
Bulanıyorum arıtılmayı bekleyen su gibi...

Kahrını çekiyorum sensizliğin,
Yatağa bağlanmış bir hasta gibi
Hiç kalkamayacağım ?senli' düşlerimden.
Boynuna dolayacaksın sevgilerini
Ben öleceğim, bağrımı daraltacak yeşillerin.
Kahpe bir mühür mü vurdun yoksa yüreğime?
Masalarda sabahlamam için.
Küfrü edep yapıp dudaklarıma mı sürdün?
Her seni düşlediğimde sövmek için.

Susuz rakının ciğerleri parçalaması gibi
?Sen' diye soluduğum şu hava
Günden güne parçalıyor ciğerlerimi.
Adımlarım zorlaşıyor her yeni günde,
Hurdaya çıkmış demir yığını gibi,
Yağmurda yıkanmış bir halı misali
Köpek ölüsüyüm bu günlerde...

Gel de kaldır hadi, tut gözlerimden
Can bulayım, nefes alayım
Tut nefesini savur yüzüme
Ayağa kalkayım;
Kahpesin sen diye
Son sözlerimi yüzüne vurayım
Acısın için, diş ağrısı gibi
Boğ kendi serin sularda,
Tek dua bile yollama bana
Kalkıyor gemiler rıhtımda,
Küfrü edep sayıp sürdüğün dudaklarımda
Sıcak bir elveda sana...

13 Nisan 2009 272 şiiri var.
Yorumlar (2)