Dudaktan Dökülen
Gözüme görünme girme düşüme;
Geceden sonrası gördüğüm zifir;
Ezelden sonrası düşme peşime;
Sevdamı imandan çıkaran kâfir...
Düşünme, namluya mermiyi sürüp;
Adresi sormayan kurşunu bırak...
Beni de mehtapsız bir anda vurup;
Gülümse gülmeyen yüze bakarak...
Yağmurlar damlasın yanaklarıma;
Yaşımı silerse bulutlar silsin...
Not düştüm adını dudaklarıma;
Yüreğin bu sonu böylece bilsin...
Nesin sen adımı günahla anan;
Gölgemin yanında duran Azrail...
Ben miyim bu aşkın narında yanan;
Böylesi biçare böyle sersefil...
Dokunma... Yanmasın parmak uçlarım;
Böylesi bin pişman, böylesi aciz...
Defter-i Kebirde yazan suçlarım;
Bedeli ömrüme koyduğun haciz...
Yaz günü saçıma yağan şu karlar...
Hicranın yüzümde çizdiği resim;
Ne vakit sen yoksan o zaman varlar;
Dudaktan dökülen bir iki isim...
16/09/2012
Saat:17:57