Düş Labirenti

Titriyoruz ansızın.
Bir ağustos sıcağında yakıyoruz anıları.
Tüy kadar hafifliyoruz acılar ikliminde.

Yüzümüz ayazlarda.
Yanakları ıslak çocuklar susturuyoruz.
Adımız yanlış yazılıyor bütün alfabelerde
Dilimizde her kelime bir mayın oluyor.
Kan revan içinde kalıyor dudaklarımız.

Gidiyoruz.
Yollara düşler döşüyoruz sonra.
İşaret parmağımızla acılarımıza dokunuyoruz ansızın.

Bir veda mektubu bırakır gibi mahcup,
Ayrılıklarımıza methiyeler dizer gibi şair...

Donuk gülümsemeler arasında,
Hayali hüzünler kurşunluyoruz ardından.

Gözbebeklerimin yanına bir şeyler bırak sevgili.
En acı sıfatlarla nitele adımı...
Issız bir adada ateşe ver sonra bakışlarımı...

Bitiyoruz ansızın.
Unutulan bir şehrin, yalnızlaşan bir caddesinde gök-yüzünü seyrediyoruz.
Uçurtmalarımız takılıyor bulutlara.
Derken
Yıldızlardan düşüyoruz korkak, bir o kadar acemice.
Paramparçayız ve dağılan her şeyde birbirimizi arıyoruz.

Oysa hiç olmamıştık.
Ne sen bir maviye vurgundun, ne ben yeşilini kaybetmiş bir bahardım.
Bir gecenin derinliğinde iki sessiz çığlıktık.
Her bağırdığımızda,
Karanlık bir odada ferini kaybetmiş gözlerle
Duvarlara çarpa çarpa kanayan yüzlerdik sadece...

Ne zaman bir gül olsam; dikenlerine âşık olur yapraklarım.
Mevsimlerim kör bir kuyuya benzer, boğulur sular ardından.
Her akşamüstü bir ırmak olur zaman, akarız bir okyanusa sığınır gibi.
Yağmurları biraz daha seviyorum artık.
Bu yüzden sana olan ıslaklığım ey aşk!

Bırakalım öyle kalsın her şey.
Bir sabahı karşılar gibi, uyumadan.

Bir sevdada dağılır gibi,
Anneye sarılır gibi, kalakalalım öylece...

Bir romanın son sayfasında kavuşur gibi... Uyanmadan.


06.08.2011 samsun

06 Ağustos 2011 83 şiiri var.
Yorumlar (1)
  • 12 yıl önce

    ..tekil bir geniş zaman kavramının karmaşıklığına konmuş aşk yorumu giz bir anlatım vardı mısralarda böyle olur 'düş labirenti' der gibiydi güzel şiir..tebrikler bakır bey...