Düş(t)ük
..Ve ben seni hergün içimde katlederken hüzne bulanmış kederlerimle
Sen,arsız bir çocuk kimliğiyle yüreğime doğuyordun...
bu şehrin en çok karanlığını seviyorum
zifiri bir hüzün düşşede gözlerime
ben kırık beyaz gülümsüyorum
görüyor musun?
eskilerden dem vurup
sarılışlarımıza sığınıyorum
çığ düşüyor ellerime
yokluğunda üşüyorum
biliyor musun?
bir susa teslim ediyorum dudaklarımı
ihanetin mührünü vuruyorum dilime
ve içimdeki son kırıntılarını
yem ediyorum anka kuşuna
yok oluyorsun
yoksa...
ölüyor musun?
şimdi
huzurun adresini çizen gözlerinin
sinsi girdabından çıkar beni
çıkar ki;
gördüğüm, bir yalanın gerçekliğinde kalsın
küfrümü kamcılayan kalbim
dur!
gelme can kırıklarım ağlıyor
dehlizlerimin filizlenmeyen kasıklarında
duyuyor musun?
fay hatları geçiyor ömrümün ağrıyan dudaklarından
artçılarımın öncüsüne gebe, düş viranı çaresizliğim
iç kanamalı bir yüreğin
acıyan taraflarından
tutsaklığına esaretim
ucuz köşe başlarında boynuna darağacı arıyor
vazgeçişim
ne senden
ne de benden
-sadece-
bizden.
Biliyor musun ?
Ölüyormusun ?
Duyuyor musun ?
....
Çok güzeldi şairem yüreğine sağlık...
... şeytanı taşlanmış kovulmuş cennetinden sürgün gözlerine karalandığın ölümsüzlüğün sözlerine yaslanıyorsun acılarının en bağlaçsız hali ile
yorgun dalgalar kavuşuyor kumsalında çakıl taşlarında kayboluyor acıların her yıldız sen değilsin ki düştükçe parlasın umutların...
...kuvvetle muhtemel,düşük tehlikesi bulunan her aşk,düştüğü gibi kalkmasını da bilir...asıl bilinmeyen, taraflardan birinin düştüğü aşktır...
duvar yazısı...
sevgi ile...
şiiirn girişini oluşturan ilk iki satırı çok sevdim desem..başlı başına yetti desem..