Düşüş

"Rüyalarımla siliyorum gözyaşlarını
hak edilmiş sonunu yanıma aldım liminey
beni bu kez sonelerle uğurla."







İçinde kasten haklar yakılmış
masal tozlarını taşıyan rüzgarların
düello ettiği bir vahada
insan kemiklerinden rüzgar çanları yapıyorlar;

korku, tehdit ve demo-krasi iç içe
ve anlatıcısıyla alay eden bu öykünün içinde
sütten kelimeleri kapışan aç bebekler
bir yandan gözlerini açamıyorlar-ken
bir yandan da birbirlerine iyi matemler diliyorlar
biz de üstümüze çök-en telafisi olmayan
bir yorgunluk hissiyle portremize yaslanıp
tanrının kalbini kazananların ödül töreninde
onları izliyoruz; iyi huylu iz'leyiciler olarak
bir numarayız...
...
(peki ya, beni vuranı gördünüz mü?)


I.
Masumlar vadisinde tragedya belirtileri;

Sen geçmişi haksız yağmurlarla dolu
bir bulutla giderdin seni en çok acıtacak adamlara
ben radyo istasyonlarındaki cızırtılı şarkılarda bulurdum parçalarını
sonra kendimle çarpardım bir uçurtmadan düşen çocukluğumu.


Kuzenlerim Dicle'nin kıyısında ölü bulunurdu
ben ağlardım liminey, sen anlamazdın neden küfrettiğimi.
Avucumda törenin, devletin ve kontra gerillanın
ömrüme bıraktığı katliam ve toplu mezar uğultularıyla
kalakalırdım, korkardım, sen ismimi hatırlamazdın
ben bundan bir milyon tane şarkı yapardım kendime.


Bu-zuk bir Türkçeyle ku-nuş-tuğum için alay ederdin şivemle
sonra kitapları senden daha çok sevdim, daha çok.
ve bir milyon tane öykü yaptım yenilgilerimden.


Şimdi bana açtığın yaranın üzerini
okuduğum kitapların sayfalarıyla kapatıyorum;
yaraya kültür testi uygulanıyor.
İç organlarım antibiyotik çöplüğünde birbirine siktir çekerken
kendimi kiralık bir 'düşüş ustası' gibi hissediyorum
ortak bir dilin geniş zaman kipinde üçüncü sefil şahıs olarak.








II.
Sisyphos'un yazgısındaki kaya imgesi;
Ceza, aşk, sürekli düşüş döngüsü
ve kapışılmış saatler konçertosu;

Evrensel sefaletlerimizin
dayanılmaz hafifliğinde
sevdiğimiz küfürler saati.

Milan Kundera'nın
iç içe geçmiş rüyalarındaki
dayanılmaz hafifliği
anlamaya çalışma saati.

Irene Nemirovsky süitinin
savaş anlatılarındaki
sanatsallığında kaybolma saati.

Ne olur intihar etmeme
izin ver diye yalvaran
yaşlı çocuğun ağlama saati.

Trafiğe takılmış bir sözün
kulakları sağır eden
bakışıyla uyanış saati
ve tahta bir adamın gözyaşından düşen aforizma;

'Gözlerinizin dibinden geçen unutulmuş bulutlar
kırılmış kalplerin sözcüleridir.'
...
Şimdi afyon çiğnenen
akşamların ufkunda
aşk işeyen sevgililerin
yeni oyuncağı; orgazm makinesi.

Ve ilk tepkime anım;
yoksul bir balıkçının ağlarına takılan
ölü bir geleceği kucağıma alıp
sokağa fırlıyorum aniden;

Beni vuranı gördünüz mü
beni vuranı gördünüz mü
Allah aşkına söyleyin


diye yalvarıyorum.



Çamurdan yüzü okunmayan bir kadın
kulağıma sisten bir şarkı fısıldayıp gitmiş, tek bildikleri bu.
ve Musa asasıyla cehennemi işaret ediyor
ayağı kırıldığı için büyümeyi unutmuş
sosyalist bir çocukluğun gözlerinden...
çocuğun gözleri ikiye ayrılmış den-iz manzaralı
ama sonuna bir not düş-ülmüş; yanlış anlaşılmalardan kaçınınız.



III.
Tam tanrıya izimi kaybettirmiştim sen çıktın üstüme
ve gözlerinin içindeki koşu pistinde koşarken düşüp kalbimi kırdım
yürekten yüreğe sözcük nakli yapılırken Türk Dil Kurumundan bir uzman kontrolünde
çılgın gibi, öpülmek istediğini bağırıyorsun
öpülme manyağısın bir nevi
ilgilenmediğimi düşünüyorsun
telefon çalıyor; bir kadına canım diye hitap ediyorum o an farkında olmadan
sen duyunca sinirlenip extacy alıyorsun; saçların kanıyor
ve düşlerimin arasında şiir çiğniyorum sıkıntıdan
ve damarlarım serumla yakın ilişkiye giriyor ilk defa.

(beni merak etme,
annenlerin evine dön
doğurduğun sonuçları
sana postayla göndericem.)


IV.
Sıfır aşk, devrim ve ölüm;

-kameramanlar çekiyor mu hala
-evet.
-öyleyse burayı iyi dinle;

İçinde kasten halk'lar yakılmış
öykü tozlarını taşıyan rüzgarların
sıfır hatayla dans ettiği masumlar vadisinde
metalik uğultudan korku senfonisi yapıyorlar.

İfadesizlik uzmanı devlet adamlarının
diren-işçilere antik-acılar bıraktığı uykularda;
korku, üniforma ve faşizm iç içe.

Ve tanrının kalbinden kovulanların idam töreninde
hiç kullanmadıkları için, tertemiz kalan vicdanlarına yaslanıp
sonra da sırt üstü secdeye duruyorlar.
onlar durma sanatının en iyileri.

ve o soruyu soracaksın hep kendine kiralık bir ölü olarak

'beni vuranı
gör - düm mü?'



02 Nisan 2010

01 Kasım 2010 55 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar