Efkâr Muskası

Sen mezarımı bugün kaz saki
Yarına burada olacağım ne malum?

Bugün okuyayım safran suyuyla yazdığım muskayı sana
Yarın nevrotik sığınaklarımı talan eden
Menfur sevişmelerin mabedine mumlar yakacağım
Ve rüzgar alnımdaki yazıyı sildikçe
Sahte öpüşler furyasında kaybettiğim ipeksi sadakatime ağlayacağım

Ceplerimde taşıdığım hurafe bozukluklarıyla
İnanç pazarından satın aldığım körpe ihanetleri
İhtiraslı gülüşlerin kucağına bırakıyorum diye bana kızabilir misin?

Benim çam ağaçlarının altına bırakılan hediyeler gibi
Döşeğime bırakılan irili ufaklı facialarım
Titreyerek düşük yapan yağmur damlalarından
Buz sarkıtlarına bağladığım mevsimlerim var mesela

Zemherinin üstünü örtüp
Bütün yaz yağmurlarına olta atmışlığım
Çöl kuraklığında kundaklanan hayallerimin cesetlerini
Karanlığın soluğunda gömmüşlüğüm var

Şimdilerde...
Topal hüzün naraları geçiyor içimden
Sonra sokağa tenimden bulaşan anason kokusu yayılıyor
Şekilsiz günahlara selam veriyorum her adımbaşı
Yüzümden düşen bin parça müebbet oluyor yenilgilerime
Maharet sayıyorum ölçüsüz şiirlerde manası sen yüklü cümleleri katletmeyi
Ve bir fahişeyi alnından öpüp uykunun yanına yatırmayı

-İçimde çarpık merhametler inşa etmeme sebep olan varlık
Muğlak duygularını gözerinden boşalt ve sesimi öyle dinle-

Ömrümün panoromik tenhalığına inat
Flunun girdabında adamakıllı deli olmak gibi bir şey
Sessizliğin tavanarasında anılarını yoklamak
İnanmıyorsan, ormanlarımda sakladığım kutunun kapağını kaldırıp bak
Uçurum ağzı soyluluğuyla örselediğim hayatların kutsanmış tortularını göreceksin.