Eğilim
'Bir burjuvaya âşık olmak
kafanı o sınıfın duvarında parçalamaktır' Demir ÖZLÜ (Bir uzun sonbahar adlı romanından)
***
Bundan birkaç 'ne kadar da ölü görünüyorsun' önceydi, birkaç şaşırma önce
Varoluşun dibinden 'soneledim seni' diye bir ses duydum
Hayat denen melon şapkalı
İyi giyimli yüzü maskeli gangster
Geçmişi gri günahlarla dolu
Kullanılmış bir kurşun kalemi
S-ilah gibi sırtıma dayayıp
'kıpırdama, hayallerini havaya kaldır'
Diyerek her şeyimi aldığı günden beri
Bazen postacıların uğramadığı kalbi acıyan topraklarda
Bazen yenilgilerimi sakladığım ilaç kutularının içinde
Bazen atomlarına ayrılmış eski danslar kasabasında
Dünyadan kaçan gerilla kelimeleri bir bir toplayıp
Sözümün kesildiği yere ilaç niyetine bastırıyorum. İyi geliyor.
Tam iyileşmek üzereyken
Üstelik intikamlarımla çelik çomak oynamaya başlamışken
Sırtını şeytana dayamış boyalı gölgelerin
Hummalı etkinliklerini görüyorum
Gözlerim yaşarıyor ışığını yitirmiş elmasların
Dünyayla taşak geçen şiirlere dönüşmesine
'İki şiirin hikâyesi' yeniden yazılıyor zihnimin işkence odasında
Ve ben bir beysbol sopasıyla yaşamımı döverken
Bize yol gösteren bütün o iyi kalpli yaşlılar
bir bir ölüyor kaybedenlerin evinde.
(Yukardan kumandalı ip cambazları
Allah rızası için insan öldüren kin'in çocukları
Kentin kalabalık kalbine tüneyen içsel canlı bombalar
Dinci örgütler ve parlamenter çakallar
Üst sınıfın elit sanat destekleyicileri
Ve yok oluşun usta yokuşçuları opera opera gezerken
Tanrıyı mikroskopla arayan delirmiş bilim adamlarının
Işığın mevsimine ihaneti senfonileşirken gökyüzüne doğru
Hepsini acımasızca eleştiriyorum
Olay yerinin üstüne uçurduğum soyut kuşlarla.
İç seslerimin assolisti geceye hançerini vururken
Şarkı hala çalmaya devam ediyor)
'beni öpme, suçlarımdan kan akar'
Kuşkucular dirsekleriyle birbirini dürtüp fısıldaşırlar bu ara
Beni kahraman gibi görüyorlar
Değilim diyorum, gülüyorum
Kahramanın anlamı, diğer insanların ölümüne
Sebep olan kişidir diyorum inandıramıyorum
Yazmak, şizofreninin sosyal olarak kabul edilebilir
Tek şekli oluyor o an.
Nihilizmin dibinden bakıyorum hayata
Kaybedenlerin evinden
Katillerin aklının içinden
Alkoliklerin şişelerinden
Gerçeğin hemen solundan. İyi geliyor.
(Bir de romanları çok satan yazarlar vardır
Kitabın ana fikrine 'kendimi tanrıya adadım' yalanını
Öyle ustaca koyarlar ki,
Mistisizme aç okuyucular sayesinde
Yüzlüklerin efendisi olurlar
Ye dua et sev dedikçe devamı gelir serinin
Gözlerinin içine yerleşen dolarların ışıltısı kutsallaşır
Günahları ve iğrenç ilişkileri arka planda kalır
Ama insan denen leke
Hep bir cinayet notudur Avrupa'nın göbeğinde
İç giysileriyle boğazlanan halkların
Dilekçelerinde hep o aynı çığlığın imzası vardır)
Hatırlıyorum birkaç 'dinle bakalım küçük adam' önceydi
Kendimi kapattığım etüt sınıflarında
İçinden hep aynı ezgiyi mırıldanan bir çocuğun elleriydim
Sonra vakit buldum
Çocukluğumu kalbine kalem saplanan bir şiirin
İntiharıyla yüzleştirdim
Sonu gelmez sinemaların
Karanlık salonunda yer gösterici bir hayalet gibi
Dolaşırken ruhum
Köyümüzü yakan o devlet yanlısı
Donuk bakışlarınla sen çıkıyorsun karşıma
'ne kadar da ölü görünüyorsun' gibi
Bakarken yüzüme içindeki yengeç sürüsü
Ben direk yüzüne boşaltıyorum
Suluboyadan bir resmin içerdiği realizmi.
Bekle, İyi geldiğini hissedeceksin.


