Eksiksiz Alaca Yorumsuz

keder döngülü bekleyişlerden sonra
bir Nisan kalabalığı kalır huysuzluğunda
koyu dağılmışlıklar ulaşamayınca aklındakine
suyun tadıyla biter şaşaası bedeninin

gök inlemeleriyle fırsatçı haziran akşamı
kaderine terk edilmiş eski sokak kokularında
böğrümde kendine hayırsız ışık kalıntıları
hiçliğimin dışarımdaki yılkısı içimdeki varlığında

adım atamaz haldeyim bir orta çağ esiri gibi
prangamda ağır gülle yerine ağırlığınca evren
tüm çağ duvarlarını aşarak çakıldım gülüşüne
çünkü sen evrenden bile ağırsın vurgun süreğimde


noktaladık birbirimizi sonsuzlukla
evrenin dolduramadığı aramızdaki boşlukla
sen tatlı karanlıkların damladığı iki dipsiz şehla
ben kederli yeşilin getirdiği yağmurlu ilkyazla


soluk soluğa eksiksiz koşuyorum alaca yorumsuz
kaçırmamak için gölgenin bile bir anını
anısını hasbelkadar bir
güzelliğine bakmam bitene kadar ağzımı açmayacağım

karşımda göğün çocuk maviliği
gözlerime yeryüzü dolanadekten sonra bile mazlum
tanrının karşısında azraille tıp oynarcasına zamana karşı
güzelliğinin şımarttığı cesaretimle ağlıyorum...

02 Ağustos 2011 1474 şiiri var.
Yorumlar