Eski Bir Sima
Yağmur ertesi bir zaman
Islak toprak kokusu
Hava kararmaya yüz tutmuş
Buğulu bir pencerede ayrılık tortusu
Bir rüzgâr esiyor
Çok anlamam
Poyraz mı Lodos mu?
Neye düş kursam
Uçuyor kanatlanıp
Eskiden kıvırcık olan saçlarımda
Bembeyaz bir yılgınlık
Denizin kenarındayım ya
Dilimde bir tat, hayat kadar tanıdık
Bilemiyorum yosun mu su mu?
Kuşlar dolanıyor etrafta
Sevmek kadar özgür ve alışıldık
Uzağı göremiyorum ya
Anlamıyorum güvercin mi kumru mu?
Bir zaman sonra
Eski bir sima canlanıyor gözümde
Biz bu kadar mı yakındık
Görmesem de dokunacak kadar
Peki ya bu ayrılık
Sence kader mi korku mu?
Neyi eksik yaşadık
Kime yüklendi bütün günahlar
