Evimiz Çok Yaşlanmiş Anne
Anne yıllar sonra dün 
Köyümüzdeki evimize gittim 
Hani yıllar önce 
olduğu gibi bırakıp 
Kuru bir elveda deyip 
Ayrıldığımız evimize, 
Arkamızdan ağlayarak 
Yağmursuz bir günde 
Pencerelerinden göz yaşı akıtıp 
Boğazına hüzünler takılıp 
Bize güle güle diyemeyen 
Gök mavisi boyalı evimize gittim anne 
Pencerelerin önündeki fesleğenler 
Ve diğer çiçekler kurumuş 
Bir cumartesi günü 
Gürsu pazarından 
en pahalısından 
Aldığın perdelerde solmuş anne 
Anne yıllar sonra dün 
Köyümüzdeki evimize gittim 
İki kanatlı tahta kapımızı açıp içeri girdim 
sürekli oturduğumuz odaya geçtim 
Duvarda asılı duran kilimdeki 
Tavus kuşu sevincinden 
Kanatlarını çırpıp uçtu anne 
Döküm sobamız hala sıcak 
Elimi uzatıp ısıttım 
Senin doktorundu,
siyatiklerin 
Azdımı yanına oturur 
Şifa bulurdun anne 
Sekinin altını karıştırdırdım 
çocukluğumda okuyup 
Sakladığım kitaplarım 
Elime geldi 
Kemalettin tuğcunun kitapları 
Bazen en hüzünlü kısmını 
Sesli olarak okur 
Senide ağlatırdım anne 
Evimizin üst katına çıktım 
Virane merdiven zor taşıdı 
Tarhanaları serip kuruttuğun sundurmayı 
Yarasalar ve yaban kuşları işgal etmiş 
adeta korku filmlerinin platosu olmuş anne 
Kısacası evimizle doya doya hasret giderdim 
Evimizde yaşadığımız tüm hatıraları 
Dolu dolu yaşadım anne 
Üzülmeni istemiyorum ama 
Evimiz çok yaşlanmış 
Bir lodosluk canı kalmış 
Yıkıldı yıkılacak misali 
Senin anlıyacağın,evimizin 
Bir ayağı çukurda anne




Ahhhh Orhan bey ahhhh nettiniz böyle 🙂
mazinin tozlu raflarına taaa çocukluk yıllarıma görürdünüz beni valla
hüzünlü bir şiir yolculugu yaptık sayenizde
kutlarım dost yürek ilhamın daim olsun hürmetler 👍
Ne denirki bu kadar hüzün dolu dizelere...
👍
Kutlarım.