Eylül Düşmeden

gidecek kadar
var mıdır soluğu, uzun yürüyüşlere zamanın
somurup tüm acıları

gün
gebeyken yine

ışık kirpiklerini kırınca
kuzuların
var mısın göçmeye

karanlığı çatıp
loş mahzene
heybede umut, işaret parmağını tutup menzile
mihrabın yönüne

tutuklayıp tüm kahpe düşleri
ve gömünce şafak avlularına

düşüp
kasıklarından taze gelinin
saçlarında mayıs duvağı

yamaçlarında döllenirken ışık dağların
dağların ezgileri yeniden düşerken çakal inlerine
dağılırken zulmeden yalnızlığın pusları

bir başına
bir başıma
ya da

ya da
gelincikleri çalıp
zeytin dallarına

bir ağaç kavuğunda akşam
bir ağaç kavuğuna sabah doğurmaya

yorgunluğun
yorgunluğum
acıtırken göğüs kafesini

terimizi öperken
saçların
saçlarım

bir çay demi mola
ve
ağlatınca ayaklarımızın kan kokusu

sonra,

gidecek kadar
kalır mı soluğu, uzun yürüyüşlere zamanın
somurup tüm acıları

eylül düşmeden
düşmeden şehir mezarlığına...

06 Mayıs 2014 943 şiiri var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (2)
  • 11 yıl önce

    Eylül bu epey hüzünlü aydır hem yüreklere hem gönüllere sızı bırakır...😅

  • yorgunluğun yorgunluğum acıtırken göğüs kafesini

    terimizi öperken saçların saçlarım

    bir çay demi mola ve ağlatınca ayaklarımızın kan kokusu

    sonra,

    gidecek kadar kalır mı soluğu, uzun yürüyüşlere zamanın somurup tüm acıları

    eylül düşmeden düşmeden şehir mezarlığına...

    Sen yaz be usta yaz biz okuyalım ..😙 sustum 🤐 şiir okuma zamanım gelmiş yine bir daha bir daha okumaktan ne çıkar...😙😙