Eyvah Geliyor
Yıl bin dokuz seksen dokuz,aylardan ekim,
Hava soğuk ve yağmurlu saat on iki buçuk,
Dlimde bir türkü,belki de sevincin gölgesi,
Gözlerim gülümser,gelen sensin diye.
Elinde bir şemsiye,saçlar kısa mı kısa,
Üzerinde bir kot, salına salına yürümekte,
Gördü beni tüh,heyacanım artmakta,
Beni görünce yüzü kızardı,yoksa O'damı ?
Yaklaşıyor bana eyvah kaçamam ki,
Heyacandan iki çift kelime konuşamam ki,
Karşı kaldırmıada geçsem, öylede olmaz ki,
Toplayayım kendimi diyeyim bir merhaba,
Yakından daha güzellimiş bu ne endam,
Bu kaş,bu göz,bu ne gerdan,bu iş tamam,
Böylece girdik şemsiyesinin altına,sonrası kolay,
Hadi bakalım işin rast gitsin tabansız Şenol.
Davet ettim bir lokantaya çorba içmeye,
Aman Allah'ım anlıyor espriden,şakadan,
Bu ne güzel kahkaha,yok başka bir eşi,
Esprinin biri gidiyor,beşi geliyor,masadan.
Zaman geçti arkadaşlık ilerledi,el eleler başladı,
Kuytu köşelerde,buluşmalar devam eyledi,
Okul,dersler boşverilip,gezmeye tercih edildi,
Sahillerdeki dalgalar bizdeki izleri hiç silemedi.
tebrikleim çokca abim kalemin daim olsun👍👍👍👍👍👍