Eyvallah
cümlenin en yorgun hali
eyvallah
tası toprağı toplayıp
taşlarına küserken o çıkmaz sokağın
öykülerine basıp
ve postalın topuğuyla çiğnerken iyi ne varsa hafızanda
kuşların tüy dökme iklimine giderken
tüm ölülerin mezarını düzleyip
gözlerinde çürük hayal
şehir gazetesinin sol alt köşesine ıslak bir ölümü bırakınca
denizle canhıraş vuslat
debelenirken ağzından çıkan köpüklerle
katil balıkların cinnetine sarılınca ömür
ve çökünce dibe ölüm
tanımadık midye kabukları örterken tüm günahları
zamanın son feryadı çağırınca kıyıdaki sandalları
artık çok geç
çok geç kulaç atmak
ayak seslerini bıraktığın kumsala
vurgun içmiş parmakların nüzullerken
yüzünde derin kesikler
bir de ceketinin ağırlığı
ceplerinde çakıllar
vebal bastırınca hele omuzlarına ve kaygı
nedamet köpükleri takılınca balıkçı ağlarına
cümlenin en yorgun hali kalır kıyıdaki ıssız çoğunluğa
eyvallah ...