Faili Belli
yine sabahı yardım bana duyduğun nefretle
doğan güneşmiydi yoksa karanlığın mı bilinmez
elimde biriktirdiğim bir avuç kadifenle
toprağımdan toprak çalan kimdi bilinmez
defalarca sandıklara saklayıp kaldırdığım o gelinliği
defalarca yerinden çıkarıp paslı gözlerinle kirletmen neden?
söylesene ne yaptı bu yürek benden sakladın kadifelerini?
saraylarımın asil prensesine yok yere küfretmen neden?
ama farkettim artık
evet,biliyorum
edebi kelimeleri sana yazdıkça çamura bulanıyorum
bana o ızdırabı veren sen misin yoksa hayalin mi?
hayır inanmam o küstah ne sensin ne hayalin..
yaşanmadan hatalarım anlayamamışım
senin pis edebine fazla anlam katmışım
pişmanmıyım hayır asla olmadım
sen kimsin ki artık ardından ağlayayım
hani nerde şimdi
benim taptığım asil ruhlu adam
hani nerde şimdi
sözcükleri dize getiren kahraman !
belkide
tek hatamdı sendeki seni görüp
seni sende değil bende yaşamayı tercih etmek
sana zarar vermeden kadifelerini usulca izlemek...
sense nankörce elindekilerle yetinmeyip
tesadüfen bulduğum burçak mavimi benden çalarak
tüm güzel kırmızılarımı soldurdun
oysa ben gücümü onlardan alıyordum.
ruhun çok açtı belliydi
sahiplenmiştin tanrının yarattığı tüm renkleri
eksiktin ve gittikçe eksiliyordun
sen eksildikçe aslında ben artıyorum
şimdiyse
ruhuna saygı duyup yüreğini tavaf eden
tüm imkansızlıkları önünde secde ettiren
yüzündeki tek bir tebessüme tutsak
o deli bir okadarda suskun aşık yok
çünkü seni " sen " öldürmüşsün
bense kor olup sönmüşüm...
Yorgunluğu çağıran bir zaman hanında düşsel kırıntılar serperiz, gönlümüzün asaletini saklayan odalarda. Sızım sızım kervanlar gelir geçer her mevsim gözlerimizin çöllerinden, biz unutulmaz sevinçlerle kollar açarız hiç gelmeyecek o sevgiliye... Kutlarım.