Fotoğrafhane Ölüsü Asi
Kara bir kedi parçalar bıyıklarıyla İstanbul'un ak,narin tenini,ay ışığı rakısı bulutların rahminden damlarken,gecenin ha gayret yaşama sevdasına mal edilmiş,lut tuzlu dudaklarına.Yalınayak bir çocuk kolunu,insanların köprüaltı bakışlarına kıstırır,sövüp duran uçurtma,bitmek bilmeyen ana kokusu özlemi hatırında bir gölgeli trenin iri cüssesi altında intihar ederken.Sarhoş adam ön kapısından düş katli ile girdiği feleğin,ölü ötücü kuşlara bakan arka kapısından çıkar,bir kadın vakti zamanı gelmemiş,aşkın bakış açısına girip,ölümsüzleşirken...
Sevebilmek adına üzerine yavruağzı kokusu sinmiş,
Tam tamına şiir olabilmek,şiir kalabilmek çabasıdır bu,
Fotoğrafhane ölüsü asinin bakır üveyiklerine takılan.
Yaşamak adına saçlarının yeşil ovalarına ak dağlar inmiş,
Harfi harfine uçmak,uçabilmek çabasıdır nihayetinde bu,
Fotoğrafhane ölüsü asinin gümüş tüylerine dolanan.
--
-Sakın yıldızlarını koparma göğün yumuşak göğsünden-
--
Ilık bir İstanbul Sabahı;
Ölümsüz kadın fotoğrafı sarılıyor kuytularına,
Asi,dik başlı bir fırtına kendini bıraktı bırakacak,
Meçhul tükenişlerin başladığı o meçhul yere.
--
???
Biz mi çok yaşadık acaba uçurumun kenarında,
Yoksa onlar mı az öldüler ortasında kelepirliğin.
???
Fotoğrafhane ölüsü asi,
Siyah beyaz ümitler,
Greni düşünceler.
Renksizliğin de bir rengi var mıdır sahi?
???
Kimsiniz???
O demir kapıyı ardına kadar yalnızlığa açık bırakan da kim?
???
--
Fotoğrafhane ölüsü asi,
Bitkin,
Silik,
Ve nicesi,
--
Ölümü üşütür gece gündüz,
Bilir ardından söylenecekleri,
Dağ gibi adamdı,
Biraz utangaç mıydı ne,
Kimi kimsesi yoktu,
Ne iyiliğini ne kötülüğünü gördüm,
.
.
.
Doğru...
...
--
Fotoğrafhane ölüsü asi,
Ne şiir olabildin,
Ne uçabildin,
Ölümsüz kadın bile ölmüştür artık,
Sen yine seninle sade kalakaldın.
--
Siyah beyaz hayat,
Greni ölüm
.
.
.
--
Şimdilerde,
Giderseniz kapalıdır fotoğrafhane,
Kapısında bir yazı vardır okuyunuz onu,
Şöyle yazar,
Cenaze namazıma gittim dönmeyeceğim,
İmza;
Fotoğrafhane ölüsü asi.
-Asiliği de bir kendineydi-
bu üslup bana öyle bir şairi anımsattı ki,anlatamam sevgili şair.Sözcüklerle oynamakla birlikte bir duygu,bir ağlayış barındırıyor içerisinde en incesinden hem de.Özellikle başlığa değinmek istiyorum,içimde sesli okurken şiiri,evet başlık bu olmalıydı dediğimi hissettim.Bazen bir kitap alırsınız ya, vakti geldiğinde okumak için ve rafa koyarsınız,ânı geldi mi,tamam okuyabilirim artık dersiniz kendinize,benim de işte böyle sizi okumam.Adını sık sık duyduğum,ancak bir türlü sayfasına uğrayamadığım bir şair.Ve sonunda burdayım,kaleminin verdiği o hoş serzenişi alıyorum nefesime.Bu şiirden yola çıkarak bunları söylemek ne kadar doğru bilmiyorum,yine güçlü okunası bir kalem olduğunuzu düşünüyorum(ki öyle olması lazım).
Tebriklerimle şair
-Asiliği de bir kendineydi-
Her zaman ki o eşsiz tadında sürükleyici bir paylaşım olmuş kardeşim..
Nicelerine..
Bir yakınını kaybetmiş edasıyla yazmış şiirini şair,mesafeli bir yakınlık aslında.Fotoğraf,İstanbul,kadın sözcüklerini fazlasıyla benimsediğini,şiirlerinde sık sık yer verdiğini bilen bir okur olarak bu üçleme arasında bir küskünlük peydasının işlendiğini de farketmemek mümkün değil..Birinden diğerine ilintili cümleler kurulsada arada bir kopukluk sezinlenmiyor değil..Bir kaybın aracısı sayılmışlar gibi,tezat zaten senin şiirlerinde gani gani,bu şiirde de fazlasıyla hissediliyor.. Eskiden kararsız cümleler kurardın,zihne maya çalmak gibiydi,hani bu fikir tutmazsa bu tutar gibi..Ama şimdi bir tek konu farklı dallara ayrılsa da ana temasından uzaklaşmadan dimdik ilerliyor,ziyadesiyle istikrarlı adımlar atıyor,uzun zamandan sonra seni okumak farklı geldi.. Tebrik ve teşekkürler şaire.
etkileyici..
kendine has tarzın bu kez yine sana özel bir farklılık göstermiş... ben seni izilemeyi de sevmeye başladım... devamını dilerim...👍👍👍