Gece Karası / Şafak Sarısı / Demir Pası

Aldandım.
Aldatıldım..
Anlaşılmadım...

Her ruhun bir rengi vardır aslında,
Kiminin gece karası
Kiminin şafak sarısı
Kiminin ise demir pası
Benim ise üç renkten oluşan bir sandığım
Kilidi olmayan bir gizim var
Bedenim karanlıklar içinde saklı bir düş siyahı
Kalbim denizin hayaller ülkesine açılan hüzün mavisi
Ruhum ise nur esintisinde parıldayan güneş beyazı
Her bir rengimle sarıp sarmalamak istiyorum duyguları
Sardıkça tutunmak istiyorum yaşama
Yaşadıkça da anlatmak istiyorum sevginin giz saklı manasını

Karanlığın zift sürülmüş demirinden yapılmış
Siyahın son adresinde duran bir kapı gibi duruyor bedenim
Her gelen yolcuya karşı sıcak bir kucak ya da ölüm
Bilinmeyenlerin şafağında
Anlaşılmamış ruhların mabedi gibi
Duruyor insanların karşısında o soluk bedenim
Ardında neler saklı yahut neler barınıyor hiç bilinmeden
Ya yargılanıyorum ya da keşfedilmeye çalışılıyorum
Bedenin içinde saklı duran bir ruh bir kalp
En derininde neler saklı olduğu bilinmeden
Her defasında kızgın demirlerle dövülüyor tenim
Kimi sözlerin küfürlü halinde
Kimi gözlerin zinalı bakışlarında
Tıpkı bir yalana inanmış kavimler tarafından
Taşlanıyor hiç ara vermeden
Ellerim, gözlerim, yüzüm
Bazende övülüyor duruşum yahut bakışım
Sanki okunuyor gözlerimdeki acı
Dile geliyor gibi ağlıyor şelale misali gözlerim
Lakin ön yargılar içerisinde kalıyor daima
Ateş kararlılığında yaratılan tenim

Kara kapılar açıldıktan sonra görülüyor kalbim
Maviliğin hüzün tonunda boyanmış
Okyanusun derin acısı gibi çalkalanıyor
Sanki bedenim bir kıyı
Yüreğim ise taşkın dalgalar gibi
Kamçılıyor durdurak bilmeden
Feryadın dipsiz bağırışları duyuluyor
Kalbimin her atışında
Duyan ise sadece ben
Acının kölesi ise sadece kalbim
Mavinin tonuna siyah karışmış gibi
Kirli duruyor bir an gölgeler ardında
Kirleten ise meçhul
Bilinmiyor faili kim ya da kimler
Bilinen ise mavinin kirletilmiş su renginde durduğu
Bir kalbin ölüm anı beliriyor dört bir taraftan
Evet, kapılar açılsa bile hüzün bırakmıyor peşimi
Siyahın ardından gelen mavi
Geceye doğru adım atan gökyüzü misali
Yaklaşıyor rengin sınırında bir çizgi gibi
Ya Cennetteyim ya da Cehennemde
Bir ayağı ateşte yanarken
Bir ayağıda suda kalmış beden gibi duruyor kalbim
Her daim acı her daim şifa
Durdurak bilmeden yenilenen acı gibi
Sızlıyor yüreğim kanamaya başlıyor damarlarım

Kanayan her damarın ardında
Saklı duran birşey daha var aslında
Nur beyazı tonunda boyanmış
Fakat silik bir görüntü gibi titrek
Ölüm anına yaklaşmış bir güneş gibi
Işıltısını kaybetmeye yüz tutmuş
Görülmeyen titreklik ise sönük bir ruh aslında
Mücadelelerden yorgun düşmüş savaşçı gibi
Gardını elinden düşürmüş kahramanların pes ettiği gibi
Yenik düşmüş ışıltısını kaybeden ruhum
Yalanlar kaplarken kara kaplı kapılarımı
İhanetler sarmışken maviliklerin ortasında kalan kalbimi
Ruhum ise pes etmiş artık
Ne yaşam diyebiliyor
Ne de ölümü anabiliyor dudaklarında
Çünkü ne ölebiliyor ne de yaşayabiliyor
Önüne sunulan tek emir ise
Acının doruğunda durup aldanışları seyretmek
Her seyredişinde ise gök gürültüsünün felaketliğinde
Izdırap içerisinde haykırışları olacak
Öyle ki yaşam ile ölüm arasında araf gibi duracak

Hayat böyleyken
Gülümseyişlerim işte bu üç tonda belirecek
Kimi zaman siyahın son mateminde
Kimi zaman mavinin kirli su teninde
Kimi zaman ise silik bir beyazın soluk ruhunda
Ne anlayabilen çıkacak
Ne de anlatabilen beni
Bedenim, Kalbim , Ruhum...
Üçü birden sessizce boyanacak
Usulca atılan fırça darbelerinde kalacak
Fakat kimse göremeyecek duyamayacak
Kilidi olmayan sandık gibi giz tutacak her asırda
Ve asırlar geçtikçe daha da aratacak ızdırabım
Arttıkçada yükselecek figanım
Son adresi ise dudaklarım
Ama hiçbir zaman çıkmayacak sesim
Ta ki beklenen kurtarıcı gelene kadar
Artacak acımın figanı
Beklenen ise gelmeyecek
Kilidin kendisi olduğunu bilmeden açamayacak
Son veremeyecek asla tüm yaşanan ızdırap dolu hüzne
Bilse bile cesaret edemeyecek
Korkacak her ademoğlu ve havvakızı gibi
Sessizce gidecek gelse dahi
Yazılan kader son bulmadan devam edecek
Kıyametin ebediyet sahnesine doğru
Hiçbir zaman dinmeyecek
Daima sızlayacak sızlandıkça kanayacak
Bedenim, Kalbim ve Ruhum...

03 Ağustos 2016 147 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (4)