Gerçek
öylesine seviyorsun ki
ölmecesine.
üstelik güveniyorsun
yaşanmış günlerin anısına.
umutlanıyorsun gülümsemelerden.
onu duyumsuyorsun, tüm güzel şeylerde.
sobanın yanışında,
ampulün parıltısında.
onu buluyorsun
düşündeki yarında.
o süslüyor rüyalarını
gözlerin onunla açılıyor uykudan.
sığmıyor yüreğe,dile,şiire
o sesleniyor dinlediğin şarkılardan.
eşdeğer oluyor mutlulukla
tüm adımların ona gidiyor.
ona açılıyor kolların,
dudakların
onun için açılıp kapanıyor.
dilin onun için dönüyor.
sevdanı veriyorsun,
umudum diyorsun.
ona koşuyor,
onu yaşıyorsun.
o ise çok uzaklarda,
uzağında umudunun,sevdanın
açılan kollarının uzağında.
onun umudunda sen yoksun.
ayak seslerinde değil,onun bekleyişi
onun yüreğinde sevgin yok,
onun sevgisinde sen yoksun.
ve sen eriyorsun gitgide
bitiyorsun.
hiçbir şey ifade etmiyor onun gözünde
sevgin gibi,bekleyişin gibi,umudun gibi
acıların ve göz yaşların da.
yanıtsız sorular kemirmeye başlıyor düşünceni
-neden ? diyorsun
-niçin, nasıl ? diyorsun
anlayamıyorsun.
ve sana duygusal diyorlar
susuyorsun.
bir şeyler kabarıyor içinde
dökemiyorsun.
gözlerini tavana dikip,
bir nefes daha çekip sigarandan
dumanını havaya üflüyorsun
ve acı acı gülümsüyorsun.
İŞTE O KADAR!