Gittin Ya

gittin ya....
ardına bile bakmadan
şehrim kan revan,yıkık dökük
her yer toz duman
bir bensizlik kaldı
bir de sensizliğin kaldırılması yasaklanan enkazı

Duyuyor musun bilmem ama
sen,
olur olmaz bir zamanda
pencerenin pervazına konan beyaz güvercinin
Kanat seslerini dinle.
yaşamak zorunda bırakıldığım dünyanın
yürek kanatan haykırışını duyacaksın.

Mavi gökyüzüne küsüp
kurşuni bir renge boyandı
diyecektir.
varlığında yüzüme gülen güneşin gözleri
yokluğunda kanlı yaşlar dökecektir.

Hadi dinele...
Baharlarım yok artık mevsimlerimin arasında
yaz sıcağı
aşkının acısıyla daha da harlanıp
gözlerimi dağlamakta
her yanım buz kesiği
tebessümlerim hüzünlü sonbahar sarısı
nerden bilebilirdim ki
Ulu dağlara diklenen şu adamı
devirirmiş
sensizliğin kapanmayan yarası

Gittin ya...
odamız hep aynı
masanın üzerinde yarım bıraktığın bir bardak su
yastığımda bir tutam sen kokusu
belki dönersin diye kapım hala açık
okuduğun kitap yarım kaldı
hiç dokunmadım.
anlayacağın hayat durdu
devam eden tek şey
yokluğunun ölümcül korkusu

belki dönersin diye
geceleri uyumuyorum
ışıkları kapatıp
mum ışığında sözler biriktiriyorum gözlerin için
ocakta çayın hazır
hergün
köşedeki pastaneden cevizli kek alıyorum
bilirim seversin
yüzüme tebessümler asıp
en sevdiğin gömleğimi giyiyorum
gece sabaha dönünce
gelmeyeceğini anlayıp
güne kan kusuyorum

Gittin ya bizi yarım bırakıp...
şehrim kan revan

Duyuyor musun...
pencerene konan beyaz güvercinin kanat seslerini
kulak ver
Beyaz kanatlarının altında
sensizliğin ömrüme düşürdüğü
kapkara ezgisini duyacaksın.

ve sevgili...
güneşli bir sabah
kapına geleceğim
yüzüme tebessümler asıp
seni beklerken
zevkle
zevkle öleceğim