Git...yada Kal...
Gitmek...hem çok zor hem de çok kolay...
Sevdiğin kadar gider nefret ettiğin kadar kalırsın...
Bir adım ileri atarsın bazen...
On adım daha gerilemişsin ardına bakınca...
Gitmek ve kalmak ne garip değil mi...
Büyücek bir taş koyup göğsüne
Soluksuz birkaç dakika geçirmek
Nefesini tutmak okyanusa dar gelmek
Böyle bir şey olmalı...gitmek?
Sebepsiz karalamak sayfaları
Anlamsız inlemek belki de...
Bir dostu görmek gibi düşünde
Bir duvara sloganlar yazmak gibi..
Gitmeyi ve kalmayı protesto bu belki...
Ya git ya kal der gibi pervasız...
Ümitsiz kalmak bu?yapamıyorum
Yaşamın sitemleri düşüyor aklıma...
Git diyemiyorum...kal da...
Orada bir yerde ol
Her an gidebileceğin ama hiç gitmediğin bir yerde...
Beni bırakmadığın bir yerlerde ol...
Git ama yine gel hiç olmazsa...
Rüzgarlı çayırlar hayal et...
Yeşile boyanmış...
Ben patikasında beklerim o çayırların...
Git yada kal der gibi pervasız..
Özlüyorum biliyor musun
Çocukluğumun sahipsiz patikalarını...
Yakan topunu kandil akşamlarını...
Ve seninle henüz tanıştığım anı...özlüyorum
Yani gitmen yada kalman gerekmediği anları...
Yani henüz serçelerin vurulmadığı zamanları...
Özlediğim bir çok şey gibi özlüyorum senide...
Sabahları adını fısıldıyorum önce...
Sonra karanfilden çaylar demliyorum buğulu...
Gitmek yada kalmak tadında
Belki biraz kekremsi...
İnce bir bardaktan buharların süzülüşünü seyrediyorum...
Onların gidişi bile ürpertici...
Gitmek ve kalmak tadında çay demlemek...
Ve acımak...sıkışmak bir mengeneye...
Bir bardak çayın kudsiyetiyle kalmak..
Ve gitmek..
Tüm terk edilmişler adına ağlamak..
Tüm aşklara ağlamak zamanı..
Diz çök ve eğil kapı önlerine...
Git yada kal...