Göç
toprak ve gök arasında
kalan ne varsa,senindi!
alabildiğine sarı...
alabildiğine yeşil...
bozkır,nefesindi!
duvarlar örmezden önce kendine!
yurdun,atının nallarıyla öpüşen,
hayattayken gidilebilen heryerdi!
toprak ve gök arasında
kalan evren,ruhundu!
böyle düşündün!
ve böyle düşledin sen!
göç,daimdi!
ve hareketti ömür dediğin!
yaşlanmaz,yaş alırdın!
sonra durdun,kondun.
göğün altına,kendi üstüne,
çatılar kurdun!
toprağa değmez oldun!
''gönüllü mahpusluk''denir buna.
kapandın kapılar ardına.
ufka bakamazdın artık.
kendine döndün,içine...
göç daimdi,
kısa bir moladan sonra
yeniden başladı.
atını bıraktın
gözlerini kapattın.
kendinden kendine,
göç,içeriye!
Tanrı'na da parmaklık vurdun.
''gökte''der oldun.
göğe yükselmek,ona varmak...
hintli bir molla demiş ki
''neden çıkarsın minareye?
Tanrı sağır mı ki?''
doğru demiş muhakkak!
ölmüşler ölmekten korkuyor,
görmezler,körlükten!
oysa ölmek değildi
titreyerek beklediğin!
kapına gelmesin diye saklandığın,
ölmek değildi,''uçmağa varmak''
o sana gelmezdi,sen ona koşardın!
acizlik değil,asaletti uçmak!
artık ölülerin bile dar yeri!
onlara da parmaklık çakıyorlar!
bilseydi börteçine,
bilseydi,
hiç olmazdı ''demir'' dedikleri!
şimdilerde yaşamak,
bir nevi işkence biçimi!
yine yolculuk
seradan süreyyaya
bu arada hintli molla biraz haltetmiş
ezan tanrı için değil
kullar için okunur
kullarsa evet sagır
tebrikler
hani bir şeyi okur da insan, dolar konuşamaz ya! öle bir şey oldu bana bu şiiri okurken. şehri ve şiiri güzel! ruhuna sağlık...
yüreğine sağlık cnm
👍👍👍👍👍👍👍👍