Gölge Tamircileri
yasa dışı suskularla birbirini hırpalayan insanoğlu
kelimenin gücünü keşfettiğinde
imgelerle muazzam savaşlar sergilediler
bizden önce
hiç yoktun
şiarı kopuk aklın hurafe imparatorluğunda
devşirme acılara peşkeş çekilen ruhumun narı
sabrın giz kilidini aralayan göz bebeklerime
kırgın vedalar bırakıyor
ruh satıcıları
kadavra pazarında ölü eti çiğniyor
kekeme uğultusuyla dalları çatırdatan rüzgar
çölüne su taşıyor insanlığın
uhrevi yarıklarından sızan irin seli
yosun tutmuş aklın döl yatağına nifak tohumları ekiyor
piç döllenen vahşi soyu ölüm kusuyor yeryüzüne
soğuk mermer taşlarında hırpalanan masumiyet
kürdilihicazkar gözyaşı döken serçeler
ve kavmine küs bir peygamberin sabrından oluşan
üçüncü sınıf intihar biçimi sergiliyor gökyüzü
eflatuni gecelerde sesime çarpan yalnızlık hissi
kırgın vedalar bıraksa da ayaklarının izinde
yol güzergahı firâkı muştulayan
zamanın beyhude iniltilerinde çürüdü aşk
kasıklarında ölüm doğurdu yine yollar
solgun yüzlü bahar
siyanüre boyanmış aklımın göç yolları
ve düşünce sarmalında patinaj çeken anılar
bir kadının gözlerinden düşüyor çığlık çığlık
ve ben ölüyorum bu uykuda
yedi cılız bahar geçiyor ömrümün viran çağından
soysuz gölge tamircileri onarıp dursa da varlığımı
yüzüm kırık dökük
tan yeri kırmızı rujunu sürünce gündüzün şafağına
kızıl saçlı kadınlar kan kaybından öldü
bir papatya intihar girişiminde bulundu vakitsizce
ve soluk benizli bir adam yüreğini külle yıkadı
ama sen yüzümü halep’in çay bahçelerine göm
gökyüzü eflatun sesini dökünce yine gelirim
Günün şiirini ve şairimizi kutlarız
Bizim olan kelimelerimiz çünkü. Tebrikler Barış şairim.