Gölgedeki Salıncak

içimin manzarası kaybetmiş yeteneğini
gölgesini bile göremiyorum ağaçların
orman yeşilini aldırmış bahardan
kalabalık caddelerde bozkır usulü yalnızlıklar
sesimi saklamış deniz
hala neşesiz martılar
pasaklı pasaklı susarım
burnum akıyor tuzdan

hep teatral bir iyimserlik çemberinde korurken kendimi
vah
şaşkınlıklarım
aşk şiirlerinden de mi kovuldum
yolun sonu diyor hastalıklı bir mavi
antika dükkanlar gibi kokuyor gözyaşım

biz şimdi diri miyiz

bildiğim için bahtsız çocukların denizden dönmeyeceğini
tahammül etme dersi alamam ahalisi yorgun memleketten
inatlaşacağım artık meleklerle, asi olacak huyum
kurusun sesim, söveceğim


böğüren göğsüm hadi ulu


eylül kızarırken kandan
yağmur hiç durmadan yağmış
çamur gidemez olmuş bu asırdan

mendilime sıcak bir küf düştü
bu hiçliği gözlerimden çıkaramıyorum
anne sözü dinlemiyorum
terli terli yaşlanıyorum

etimden tırnağıma kederliyim
bütün bu adaletsizliklerden sonra
ne yazarsak yazalım kusar ebemkuşağı
şiir de sıkıldı
ben de sıkıldım
kime şikayet edeyim azraili
yüzümün hücreleri dahi vazgeçmişken dünyadan


esrarengiz vadilerin kuytusunda şaraba yatmalı
bak kafa buluyor hayat

zaten bu saatlerde
kırılan şarkıların alçısını değiştiriyordur Tanrı

28 Eylül 2012 508 şiiri var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (2)
  • 11 yıl önce

    Boyun eğmeden yaşayacak değil mi çocuklarımız Ahmet Hocam..

    bizler katlanışla yaşıyoruz ne yazık:(((

  • 11 yıl önce

    Hayat hep şikayet edilecek aymazlıklarla dolu dolu, gün gelecek şu gün yaşayanların hiç biri olmayacak yüzyıllar sonra, en önemlisi boyun eğmeden yaşamak, güzeldi şiir Nilgün hanım...👍