Gönlüm
Soğuk keser;
Sigarayı tutan parmak uçlarımı,
Keser zamanı,
Şu karlı dağlarda yatan;
Bir halkın örselenmiş, köhnemiş umudunu keser.
Ve geriye kalan,
Geriye kalan ne varsa?
Bizden ve bize tanıklık etmiş ne varsa?
Götürür hepsini,
Götürür geçmişi,
Götürür sevdayı, umudu, güveni ...
Hep bu yüzden benim gönlüm çocuktur,
Benim gönlüm kaçaktır,
Mahpusun dadır kendi lanetinin,
Benim gönlüm yani; canım benim,
Gönlümün aslı;
Ülkemizin unutulmuş bir yolunda,
Hiç bilmediğin bir adliyenin bilmem kaçıncı kaleminde,
Maun bir dolabın;
En gerisinde derdest bir dosya dadır.
Nüshasını da sen al,
Aslı raflarda çürüyecek nasıl olsa...
Elindeki nüshanın dili yok ki konuşsun,
Belki;
Hoyrat bir avukatın elinde,
Hayali bir okunacaklar (okunamayacaklar) listesi...
Bundan daha hüzünlü bir şey olamaz!
Yada Yıllanmış üniversitelerin;
Burnu havada akademisyenlerine göre...
Ve en ücra şehirlerin;
En ücra mahallerindeki poşaların;
Sırf çocuklarına birer çift ayakkabı alabilmek için,
Toplayıp sattıkları hurdalardır hepsi...
Çünkü bu ülkede her yazılı nüshanın mezarı;
Bir hurdacının el arabasıdır...
Bilmelisin ki şair en yorgun anında sarılmalısın umuda. Ümit senfonileri dinlediğimiz şu müstesna günlerde.Sevgiler.
Teşekkür ederim Işın ve Ahmet Ağabey değerli yorumlarınız için..👍
Güzeldi şiirin.
Kutlarım...
👑
Yaşananlar kimi hüzünlü, kimi mutlu umutlu yine de hayat akıp gidiyor. Tebrikler içtenlikle Abdullah...👍