Gönül Ocakları
Islak kuruya değdi
Çamurlandı bu zemin
Ayrıldı betonlardan, ayrıldı betonlardan
Zamanın zarifliği
Şehvetle izlenirken
Kaçtı camekanlardan kaçtı camekanlardan.
Gurbetin doğum izi
Ölüme tıpır tıpır
Koştu kaldırımlardan, koştu kaldırımlardan.
Duyulmadı beş vakit
Ezanın sesi bile
Cami avlularından, cami avlularından
Akmadı gökkubbenin
Tanrıya alın teri
Yoksul şakaklarından, yoksul şakaklarından.
Okunuyor öfkenin hatlara yerleştiği
Kızıl yanaklarından kızıl yanaklarından.
Tiksiniyor öyle ki; bu küflü aynaların
Yüzü asıklarından, yüzü asıklarından
Bilmiyor ki; bu ateş söndümü yanmayacak
Gönül ocaklarından, gönül ocaklarından...