Gönülden Dökülenler!..
Ben sensiz uzaklarda, bahtiyarım, mutluyum;
Bugünden değil belki, yarından umutluyum....
Dün neler söylemiştin bana unutma sakın;
Sıksam da dişlerimi, gözlerimde bir akın....
Sevda çiçekleri var, gönlümde saklı duran;
Sen de kimsin yabancı, her gece beni vuran....
Günahımsa günahım, cehennemde yansam da;
Duymadan kaç istersen, hergün seni ansam da....
İçimde saklı duran, bir bebeği kandırdın;
Sen beni birgün değil, bir ömürle yandırdın...
Söndürmedi gözyaşım, avuç avuç döksem de;
Yine seni zikreder, şu kalbimi söksem de...
Bilmediğin bir şey var, tek hecenin yarası;
Kanar yıllar boyunca, rengi hüzün karası....
Oyuncak oldum belki, geçti gönül hevesin;
Nasılda gür çıkıyor, ?bitti? diyen o sesin....
Satırlarda oynaşır, hüzünlerim peşpeşe;
Aynalarda gördüğüm, aşka vurulmuş neşe...
Kirpiklerim kapanmaz, değdiğinde karanlık;
Seni görmemek ölüm, bir saniye, bir anlık....
Keyfe-keder masası, kurulmuş bir köşede;
Kalbim seninle dolu, zehir-zıkkım şişede....
Kimler girdi aklına, kimin gözleri değdi;
Şu alnım bir secdede, bir sana boyun eğdi...
Son noktayı koyarak, kapattığın bu bölüm;
Beni bahtiyar eder, sensiz koyacak ölüm...
Yudum yudum içtiğim, gözlere haram olsun;
Seni benden alacak, sözlere haram olsun....
Hangi veda makamı, raksedermiş gülerek;
Seni bende çoğalttın, yüzbinlere bölerek....
Attığım her adımda, aldığım her nefeste;
Ve ben sana muhtacım, seni zikreden seste....
Bir nefeslik mesafe, uzaktan daha ırak;
Ya gel bana temelli, ya da yüzüstü bırak...
Sussun gönül kapısı, açılmasın pencere;
Beni sıktıkça sıksın, çelikten bir cendere....
Ne vakit geldin bana, ne vakit gittin benden;
İşte o an ayrıldım, benim olan bu benden...
Ayakta duruyorsam, yaşıyorum sanma hiç;
Bundan böyle aşkımı, aşkın ile anma hiç....
Ben yürek sürüsünü, güden garip biçare;
Gözlerim senden ayrı, sözlerimse biçare...
Hangi vakit gel dedin, tehir ettim yarına;
Düştü gönül yanıyor, düştü gönül nârına....
Benden başka seçecek, kurban mı bulamadın;
Kirpiklerin yeterdi, urgan mı bulamadın....
Şimdi bana sensizlik, bırakıp gidiyorsun;
Dudağında tek hece, veda mı ediyorsun....
Madem beni doğurdun, hercai gözlerinde;
Kırk mavzer taşınıyor, git diyen sözlerinde...
Vurulmaktan korkmadım, tetikte elin varsa;
Ölmek düğün gibidir, beni vuracak yarsa....
Baktırdığın falların, yarısında ben olsam;
Seninle boşalırdım, yine seninle dolsam....
Seni bana anlatır, yazdığım tüm satırlar;
Velhasılı masalmış, kırk yıl süren hatırlar...
Gülüyorsun gözünde, gene aynı bakış var;
Gene aynı intizar, gene aynı yakış var....
Senden uzağa gitmek, yaklaşmak nefes nefes;
Öğrenmedi hasreti, cana sığmayan kafes...
Son satırlar, son hece, bitti desem günâhım;
Yakandan tutacaktır, yakandan binbir âhım...
Hangi dilde anlarsan, o dilde anlatayım;
Bülbülün feryadında ve gülde anlatayım...
Yas tutan yüreğimin, saati durduğunda;
Vedâlar saklı kalır, ölümü vurduğunda...
Lisânımca anlattım, sana ait hecemi;
Gel de öksüz bırakma, sensiz bu son gecemi...
?Gelir geçer baharlar, bazen gonca gül ile;
Meşk edermiş hercai, her gece bülbül ile!..?
29/06/2009
Saat:23:45
Kirpiklerim kapanmaz, değdiğinde karanlık; Seni görmemek ölüm, bir saniye, bir anlık.... ...
tebrik ederim, çok güzel dizeler👍
Sayın Altınlı!... Bir yüreğin yankısı,yanışı,köze dönüşü ancak bu felâkete uğrayanlar tarafından dile getirilebilir.Aşk yaşanmadıkça,katıklı zannettiğin yavan ekmeğe benzer. Bu eserinizde bütün şiir türlerinin denemişi karşımıza çıkıyor.Uzun yazılışı da konuyu toplama zorluğu yaratmakta.Ancak bunu manzum öykü olarak sunabilirsin,o zaman başarın bir kat daha artar .....Uyaklar çok çok mükemmel.Redifler gereğinde ve yerinde kullanıllmış, Genel konuya hakimiyet biraz dağılmış ama,,bunu şairin heyecanına atfederiz.Üç zaman kullanımı.gel gitli olmuş.Amma:ŞAHANE DENEBİLECEK türde bir şiir.Lütfen eleştirilerimi mazur gör,Bazen bizde bu yanlışıklara hedef oluyoruz.Gözlerinden öper,okunmanı herkese öneririyorum........ Mustafa Özçiçek--İzmir..