G/özünüz Ay/dı/n Söndü/m
"küstüm çiçeği gibi"
değil di zinhar
ne
kana kana içildi hiç
sevda sebil pınarından
bir yudum
ne de
ol şifa niyetine
dokunmadı hiç bir sevdiği
en çok arzuladığı gibi
sonsuza dek
küçümen bir iz bırakacak
kâinatı yutmuş yüreğine
narına yanmaktan tükenirken hep
o hiç bıkmadı
her sunak'ta gönüllü kanamaktan
her yeni canan'a
kozadayken ipeksi umudu
ahhhh
hep te arsız
her defasında
bir beşerî adem
toplamda mutlu
bir yusufcuk olmak,
bir yudum ömürlük sevgi
tadabilmekti
bağışlanmaz büyük suçu
minicik yüreğinde ki
arzuladığı
düşlediğibiraşkla
sevilmemişgörülmemiş
kadribilinmemiş
yorğunluk
biriktibiriktibirikti
tonlarca oldu
kök saldı bıkkınlık
kronikleşti
tam demiydi çaresizliğin
"sevmeden yaşamama"nın
hükmü ve vadesi bitti
küserek
yineyeniyeniden
bir sev/me ihtimaline
rengi solmuş kanatlarına
astı ağır hükmünü
yaftasını çaktı
zif/iri ve ıssız boşluğa,
kar/an/lıkların
ve dolunayın mormeneviş ışıkları da
söndü
son gözyaşları çiçeğe düşünce
demir aldı hüzün dolu geceden aşk;
bir daha
günü aymayacak sabahlara,
dağıldı hücreleri
ağır kederden
kanatlarının tozu yayıldı
kapkara gecenin
kara delik gibi yutan koynunda
up-uzuuuun küstü,
o soylu
o erdemli
"sevilmeden sevmek,
kendi salaklığı"na....
07:Haziran:2019