Grisi Bol Bir Karanlığa
sararmış yürümeklerle ezip geçerken
tümünü ayrılık anlarımızın
ihtiyar delikanlı yorgunluğumuz
yüreğimiz uzak çığlıkların mağduru
uçuklayan ruhumuzda
mor sonsuzluğuyla ancak
o çok üşüten yokluğun ruj lekeleri
ve biz yatağımıza bir yalnızlığımızı aldık
bir de yalnızlığın lekesiz kederlenişlerini
suskunluğu öylesine gürül gürül
öylesine yaygaracı kalabalık
kabalaşırken ölmek isteklerimiz
ah insanın istekleri bitmez işte
işte bir de bakmışsınız ki
her şeyin sonuna gelmişiz
ölümden öteydik
öyleyiz hala
ve hala aşığız
öyleyse varız...
biz bu yıldızlara isim verme düşkünlüğüne
kolay ermedik
hangi gecenin eline düşsek
karanlığın baş döndürücü çöp çatanlığı
ve ayrılıkla aramızı yapan şu alemi
ölesiye sevdik bir kere
gitmek de mümkün değil
kalmak da
koynunda adsız bu uzaklığın
iki rüya arasında sıkışıp kalmış
fani tutsaklarıyız
bu mahşerî kargaşanın
salınırken ince kahkahalarımız
inadında çocukluğumuzun
biz bu kavuşmak tutkusuna şiir düşürme hastalığına
kolay ermedik
hangi hecenin peşine düşsek
yalansızlığın kan dondurucu ansızlığı...
eski kuşkularla birikir tortusu vazgeçmenin
çıldırma anları gelir baş köşesine oturur
soğuk taşlara özenme uğunmalarımızın
hep biletsiziz
hep oyun dışıyız
hep kural dışı
ama hep samimi
ölüme ve aşka...
biz bu yıldızlara isim verme düşkünlüğüne kolay ermedik hangi gecenin eline düşsek karanlığın baş döndürücü çöp çatanlığı ve ayrılıkla aramızı yapan şu alemi ölesiye sevdik bir kere !
Benzetmeler harika ! Kutlarım 👍