Gündüze Yürüyen Kadın
Bursa?nın dar sokaklarından geçiyordu gece
boğuk sesli bir kadının şarkısını dinleyerek
kaldırımlar lambalardan sızan ışıkla sarhoş
kar kuytularda soğuğa sarılmış
uyuyordu
ve evler?
evler?
huzura saf durmuş besmelede
bir kadının günahı dahhak misali omuzlarında
korkuları gecikmişti
adımlarına
adım
adım
adımlarına
hayata savunduğu hayalleri yara almış
hınç mı
hırs mı
bilinmez
bilinmez
ökçelerindan şehre bomba gibi yağıyordu
gözlerinde
nefretin de
aşkın da
denenmişliği geceliyor
dağınık saçları rüzgara isyan
tanrı kaç kez denemişti onu
kim bilir
kaç kez
anlayışla karşılayıp
her defasında
her defasında
bir çocuksu hercailikle yaşamaya devam etmişti
şimdi de
çok farklı değildi
kuytularda kaybolurken yaşamı
geceyi hayalleriyle
nokta nokta işleyip
bir nokta gündüze yürüyecekti...
yürüyecekti?
kendi içinde şiir şair gibi, gidip gidip dönsede sonunda bir nihayi karar aşamasına geliyor ve yine tekrar tekrar yapıyor bunu bile bile basıyor aynı parke taş üzerine ve içinde kalan son kıvılcımın söneceğini bilsede denemeye değer buluyor bunu kaleminin izindeyim
biz küçükken çok acılar çekmiş annem o aklıma geldi şiirnizde ,Annemin bize küçükken annesini kaybettikten sonra anlattıkları aklıma geldi,
yüreğinize sağlık hocam
dahhak:iran hükümdarıdır ve iki omzunda kendisine sürekli acı veren iki yılan oturmuştur.