Güneş Doğmayan Şehir
Kirli yüzler uyanır tabutlarından
Ölü sessizliği içinde
Suskun bakışmalarda merak ölmüş.
Köşe başlarında
Boyunlarının arkasından bakar körler.
Binalar uzaklaşır birbirinden
Sinirli bakar ağaçlar
Dağlar harp nizami almıştır,
Süngüleri omuzlarında.
Bir sis denizi sarmıştır sokakları.
Ay ışığının ulaşamadığı köşelerde,
Çığlıktan ezgiler yükselmektedir.
Deniz kudurmuş bir köpek gibi,
Uzaktan bakmaktadır
Dişlerini çıkarmış, limana zincirli
Her an hazır saldırmaya.
Yıldızlar kaçmıştır geceden,
Mutlu insanlara ait anılara saklanmışlardır.
Lambaları söndükçe tek tek
Zeminden ulaşılamayacak kadar yüksek binaların,
Korku, çürümüş ceset kokusu gibi
Yayılır şehrin tüm caddelerine.
Gündüzün güleç çehresi gitmiştir.
Şeytanla tanışmak için,
Paha biçilmez hazırlığı hissedilir kaldırımların.
Ve bazı dar sokaklardan tıkırtılar gelir
Öksürük seslerinde tehlike kırmızısı duyulur.
Kolun kopsa; kan,
İnan dışarı akmayacaktır.
Bazen ansızın parlak gün ışığı dolmuş
Hayaller çıkar karşına
Biraz hatıra barındıran,
Yıllar önce görülen bir ahbap gibi
Tanımak zordur bunları:
Ve belki gülümsersin karşı koyup,
Akciğerini büsbütün doldurmuş olan
Kasvete rağmen.
Sarıldığın kalın paltonun içinde
Bir yangın çıkar,
Seri adımlarının söylediği
Donuk ve tek düze şarkıya eşlik eder.
Çünkü yavaş yürüyemezsin,
Dostane bir rüzgar iter sırtından:
Sana yapılan son iyiliktir.
Gece olunca şehir,
Güneş boğana kadar karanlığı,
Senindir!
Hoş geldiniz aramıza nice eserlerinizi okumak dileğimizle kutlarım