Güneyden Gelen Yalı Çapkını Gibiyim

Akşamın ünlüleri ıslanmış geliyorlardı karşıdan
bir zamanları vardı,
işleri,

de iyi gidiyordu o zamanlar,
arayıp sormuyordum kimseyi,

kişilerin anlaşılmayan rutubeti,
evine attığı tutsaklara işkence yapanları yakalamaz
gece güzellikleri öpmekle geçerken zaman,
güneye uçan yanıtsızlıklarımın neresinde,

sanki üç adım ötesi mezara çıkıyor
başkaldırınca yüzümüzden düşen bin parça,
gözlerim karları algılayamaz
bilmen gereken üç adım seslerinde çarpıştığımızın,

kalbimi kırıyor köşeye batmışken yaban sarmaşığı,
sancı,yabana atılmayacak nefsani huylarımdan

yardıma ihtiyacı yok mu kimsenin,
ötesinde argınlıklardan haylazlık devşirip,
üreme organlarını ve tüm organlarını bilinmezliğe taşırken insanlar,

oynamayan sağ taraflara
sadece izleyince zevk vermediği anlaşıldığı an çöker,

sanıyorum dördüncü sıralara dizili ,
günaydın en önde hep olduğu gibi,
hızlıca yükselen genişte siyahlıklar

bazen çamaşırsız dolaşan sokaklardakine,
biz de varız bu çekimserliğin ortasında kalmış,
yeşil yapraklı farklı hatırlatmaların
ata binip yolları hızla geçerken
çevirmek istemeyen halleri ihraç etmek üzere
yok ederim canavarca türlülükleri,

geç mi kaldım yoksa
bu akşam erkenden uyuyup,

yarın son kez öpeceğim hafızasızlığımın efsane olma hayallerini,

sıcaklar artsa bile
derinlik yazmak düşü,
bence son derece akılcı,
hepsinin umudu özden daha çok muhteşemlik olurken,
anlaşmamız imkansızlaşır,

yüzümde tırnak izleri yapışık,
etobur hayvanlar ısırıyor hastalığımı,
sana bulaşıcı haberlerimi iletemeden,
tutunuyorum kasnaklara,
çok şehvetli kahkahalar fırlatarak etrafıma..