Güz Gezginleri Sokağı
Dediler ki bu mahallede doldu zamanın 
Artık bu sokaktan çık git 
Ne sütlaç kaldı, ne dilberdudağı 
Ne de 
Sallanmayı bekleyen bir bebe kundağı. 
Taşınalı ne kadar oldu unutmuşum 
Seçme hatıralarımı alarak yanıma 
Toplamıştım tası tarağı 
Meğer 
Burasıymış bindiğim arabanın son durağı... 
Boş bir ev bulunurmuş her zaman 
Siyah çiçeklerin açtığı bahçesi küçük 
Hep kızılımsı sarıymış hem toprağı 
Hem de çelimsiz dalların 
Şaşırıp da çıkan tek taze yaprağı. 
Ufuk çizgisine kelepçelenmiş burada zaman 
Bakir gündüz ve geceler sarmış gönülleri 
Nefes almamaya mahkûmmuş her gölgenin karanlığı 
Sakinlerinin gözleri kendi ayak izlerinde gezermiş 
Yokmuş bu mahallenin akıllı uslu bir muhtarlığı. 
Bütün köşe başlarının çıktığı bu sokakta 
Kendimce beğendim tek odalı bir ev 
Bir divan vardı, belliydi karabasanların bastığı 
Çaresizdim 
Koydum bir ucuna yastığı. 
Kim bilir hangi hafakanlar çığlık atacaktı 
Küçücük bir penceresi vardı 
Belki göstermeyecekti aklığı 
Belki de söndürecekti baktığım her mazi 
Gözümdeki son parlaklığı. 
Düşündüm uzanıp karabasanların yanına 
Hangi çılgın atın sırtındaydı yıllar 
Bu son yarışı mıydı yarıştığı 
Oysa ne güzeldi toyluğumdaki taylık 
Bir salisede küsüp barıştığı. 
Arzularım dikildi karşıma 
Yarına giden yolun her basamağında hedefler 
Aşklar ki yüreklerin birbirine karıştığı 
Bir tebessümle sıralandı tek tek dünler 
Ve günler ateşle suyun birbirine alıştığı... 
Adetmiş bu güz gezginleri sokağında 
Her gün bir ev değiştirilirmiş sona doğru 
Çok görünürmüş arada oda atlanıldığı 
Ama ne hikmetse 
Doğruymuş hep bu odada kalacağım sanıldığı. 
Ben de öyle sanmıştım, aldanmışım 
Siyah çiçekli bahçeler büyüsüzmüş 
Burada fark edilirmiş elmas aynaların kırılganlığı 
Avuçlardaki sona gidişin 
Son sıkılganlığı...

harika bir anlatımdı, kutlarım şairi👍👍👍👍👍👍
Uzunca ve de güzel bir şiir olmuş.Ellerinize sağlık...