Güz Yangını

bugün bir garip yüzüm
senin önünden gelmişti hasret
iklimin sıcak taarruzundan kaçarak
sığınmıştı soğuk kalbime

söylesene
vakti gelmeden açan çiçeklerin
ömrü niye az olur
ya da bir cambazın yürüdüğü
ip midir hayat
bayattır geç kalınmış hayatların sonu
gerçeği görmekten kaçarsa gözler
sessizliğin
karmaşasında ezikliğin
kuşatırsa yalnızlık seni
kemirircesine hissedersen içinde kederi
bil ki yaşlanmış duyguların göstergesidir

mahpusum
hislerim mülteci
oradan oraya
müzmin aşkların cefası mıdır bu çektiğim
pencerelerin bile saklı iffeti
hüzün de gelmişken soframa
ateşin yakamadığı var mıdır
ya hasretin!
gecelerin ağlatmadığı garip çaresiz sığınır mı sana
kafesinde mutlu mudur hiç bir kanarya
sus
sus
yoksa
derbeder ettiğin akşamları hatırlatırım
gündüze değin ağlamaklı düşleri
karıncalanmış diz kapaklarımdan sızan korkunu
ışıksız bekleyişlerimi

konuşursam
katil ruhlu halime döner akşam
fotoğrafların arkadaşlık ettiği yatağımda
çıyanların aklını karıştıran nefretimle
kırarım kalbini mutlu aşıkların

ben tam şu dişlerimin ortasından asılığım hayata
taşıdığı yere kadar ömrümü
çalınmamış hicaz makamlardan geçer türlü hayallerim
kalır gitarın tellerinde
avcı atmacaların sinsi bakışlarından
bir güvercin kanadında saklanıyordur umutlarım

beklemek ne kadar da zor
hele gelmeyeceğini bildiğin birini
ölümü beklemek gibi bir şey inan
sadece zulüm
zulüm...

bu günlerin de bir sonu var
her batan güneşin doğduğu gibi
zaman nasıl geçip gidiyorsa saatin katranından
ve nasıl mevsimler değişiyorsa
benim de gözlerimi açmam yakındır
sabır
elbet biliyorum ki
âşığın aşkı mâşuğa kadardır ...

17 Eylül 2008 119 şiiri var.
Yorumlar (1)