Güzel Ve Gazel

bir dağın eteğine tutunmuş rüzgar gibi
doğruldum zirvesine hüznün, sesim soğuk
nasıl demlerim bir şiiri mutluluğa şimdi, zor bu ya
sen sanki geçmiş zaman çağlarından kalma begonya
tüm tanrılar koklamak için avuç içlerini inmişti dünyaya,
ben yoktum henüz ve yokluğum iz biraz üstümde hala,
bir şaman ağlatmıştık oysa son ayininde aşkın, hatırlasana
gözlerin külttü,
ah o son totem, son gülüş, tüylerimdeki dikensi dürtü
Nil nehrinin saçlarından kısa olduğu vakitlerdeydik,
güzeldik, kavimdik, göçerdik, mayışırdı tüm coğrafya
seni anlatsam, ipek yolundan daha uzun sürerdi
kısrakları atların yeleleri arşa değerdi
biz yalın ayak düşerdik Sahra'ya, ne güzel rahmetti ellerin
Allah bağışlardı, ben inanırdım, inanırdım bir nebze cennet
bazen konuşabiliyormuş insanın gözlerinin karşısında.
dünyanın en güzel "ba" sesi ağzından çıkardı atmosfere,
düşünürdüm seni hep biraz musiki, sonra kopuz, udi
sonra uygarlık, medeniyet, ruhun gıdası falan filan işte
bana sorarsan Tanrı seni dünyaya "güzel" diye yarattı,
sonra şairler bunu "gazel" anladı, yüzyıllarca anlatmaya çalıştı
ve bu daha da tamamlanmadı.
bir dağın eteğinden dökülen şelale gibi
iç kanamasıyım hüzün ormanlarının, sesim soğuk
çiy değil, çığ düşüyor bu sıralar bütün yapraklarına umudun
hep senden bahsettiriyorum dilime
olur olmadık zamanlarda, görüyorsun ya...


hadi gelme de yıkılsın kalbimize çığı yalnızlıkların.

02 Haziran 2014 300 şiiri var.
Yorumlar