Hani Tanrısal Işık
bir mayıs sabahı geçiyordum
şimdi gözlerini yıka yavrucuğum der gibi 
ve bir gün bir yolda bulacaksın kendini
ya da öyle duymak istedim
Hüseyin Gazi Dağından nidaya yükselen sesi
ben ki bir bataklık kuşu gibi 
hiç yaşamadığım hürriyeti caddeme taşırım
başlar kaos tarihsel köleliğimin kırılır zincirleri
tutsaklığım taşar üst üste yığılır kelime ordusu
ki
gazete sayfalarıyla kaplamıştım kitaplarımı
kilometrelerce uzaklıkta ki varışım okulum
uykusuz telaşım da 
ayaklar çıplak
ve lanet olsun 
yarı tok
kar ortasında bir mayıs sabahının güneşi 
sömürülen düzende bir umuttu yaşamak
ve yaşatmak
hak değil hiç kimse yolmamalıydı saçlarımı 
ve despot gözler düşmemeliydi üzerime
oysa bir çiçek gibi büyütüyordum kendimi
göğsüme siper ettiğim kitaplarım ve ben
edebi bakış Leonardo da Vinci tablosu
yaşamın sanat olduğunu bilmesem de 
o vakitler gençlik başımda dolandıkça
hep aynı hâll
özgürlük mü
ölüm mü
direndikçe 112 numaralı kapıda 
kavak yellerinin kahramanlığımı sıvazladığı o sokakta 
büyüdükçe büyüdü baskı 
kabûl 
ben yoldum saçlarımı
önce ne vardı
''koyun gütmekten gelir encümen azası''
bu cihette dünün ailesi büyüktür denilir
oysa büyüklük olsun der
doğa aşkım için sigara içmeye korkardım
yeter ki koştukça istediği gibi şişsin ciğerlerim
sevdiğim alıç kokusu gibi 
ta içimde duyumsardım özgürlüğü
kanatlanmış sürüden kopan bir kuşun acısı
gelip çakılınca yüreğime daha çocuk yaşımda 
çırpınan anne say ki can çekişen ruhla
özgürlük için dev boyları aşardı tutkunluğum
işte ben o zaman bir komutan edasında 
halaylar çektirirdim yaşamak sevincime 
hürriyetçi kuş sesleri ile
dünyamın dışında hüküm sürerdi fikirlerin en cahili
en kötüsü kula kulluk 
tabii henüz tomurcukken bilinmez 
bilmezsin nedir şeytani fikir 
bilemezsin düşlerin ifadesini
yalnızca bir umuttur yaşamak.
tek idealim 
ilk tebeşir
ilk yazı
yansız 
ilimse ilim
ve  Atatürk'ün ulusal egemenlik fikrini
yani cumhuriyetçi yanımı parlatmaktı ışıl ışıl
ki her kayıp derin yaradır aslında
ah ant içtiğim okul yolum ve ben
şimdi beyin hücremde ölümcül gün günü çeker
kaybolup gittikçe ömür
ve zaman kan kaybettikçe
gel de kahretme her tür düzensizliğe
bugün de sesler yükselir hürriyet için
bir de oradan buradan sesler gelir
niye
belki hayallerini satmıştır en küçük zerreye 
belki de özgürlüğü tanımak  
sapır sapır dökülüşüdür köleliğinin
kim bilir şeytan işidir
kesin ama kesin şeytandır 
aldırmaz ölümün vakitsizce gelişine
bugün tarihimin zinciri kırıldı
önce ne vardı 
o gün tozlu yoldan dönmüştüm evime 
esaret didik didik ederken beynimi
hayalimden uzak kırmızı kuşak saçmalığı
kuşak denmez buna pranga ki başkentte 
bir yetimhanenin penceresinde olma olasılığı ile baktım o gün
özgürlük mü 
hani tanrısal ışık
yalnızca ailede değil 
hani çoğul vicdanın sesi 
hani zorbanın sesine illallah deyip ufku açmak
sadece özgürlük için
çığlığı boğazımı boğuyor bugün
niye kıyametim kopmasın ki 
hür düşünce baskı altında olmamaksa
.
.
.
o zaman
dağılırdı kitaplar 
felç olurdu yaşamlar
Hüseyin Gazi Dağından nidaya yükselen ses
san ki bir sürü diktatör güç sahip oldu 
özgürlük ne sağında ne de solunda 
bir gün bir yolda bulacaksın kendini 
şimdi gözlerini yıka yavrucuğum der gibi
ya da öyle duymak istedim
ve nasıl geç kaldım







özgürlük ne sağında ne de solunda bir gün bir yolda bulacaksın kendini şimdi gözlerini yıka yavrucuğum der gibi ya da öyle duymak istedim
ve nasıl geç kaldım😙😙😙
Aslı şairem hiç bir zaman geç kalınmış yoktur.. Yer, zaman, ve mekan üç olgu birleştiğinde her şey daha güzel olacaktır kutlarım bu güzel şiiri için ...geç kalınmışlığımın affını dilerim sizden..😙😙😙
soru belli. cevap ve yaşanmışlıklar içinde. ideal ve niyet orta yerde. sadece kutlamak düşüyor yüreği.
eyvallah...
Harika anlatımdı okudum yüreğine kalemine sağlık usta kalem Yürek sesin hiç susmasın Saygılar.....................👍
Sayfamı taçlandıran emeğe, ziyaretle değer katan tüm dostlara selam olsun
Sevgi ve saygımla.
O mücadele ettiğimiz yıllara gönderdin beni sevgili şair, ama yazık oldu o mücadelelerimize, kazanamadık, çıkarcılar kazandılar, günümüzün portresi bu işte. Yüreğine sağlık.