Hareli Kırmızı

Sunu;
Kırmızı üzerine birkaç satır…
Şimdi vakit denizi dinleme vaktidir
Güneşin batışına bak
Çiğ bir mısır tanesi gibi
Öylece yitip gidiyor bulutların ardından
Göğsünde demirden kafes kolyen
Ellerinde ışığın ritmi ile
Güneşin
Denizin
Şiirin
Tarihini yazmış
Ak mendile bir ağız dolusu
hikayeler işlemiştin
Kanaviçe gülümsüyordu
Alnın alnıma değiyor
Öpüyorum en duru halimle
Perdesi çiçekli odamın
açılıyor sonsuz kapısı
Soğuk sevdalara yük olmuş
yeşil dallarım
Yorgun
Çat diye çatlıyorum !
Ne yazıyorsam
Öyküde
Kitapta
Romanda
O ışığı yak bana dimdik durayım
Bir Çınaraltı viranesinde
Heykeltraş’a ağıtken heykel
Kirpiklerim ıslak
Söyleyeyim sevdiğimiz şarkıyı
Savur bu aymaz düşleri
İpi kopmuş uçurtma gibi
Takılayım
Brandası Şile Bezi
Kırmızı gemi’nin direğine
Denizaşırı gün olayım
Rota ;
İç denize sevdalar
Tutayım elini
Gelgit içinde yaşamalı demişti
Ak sakallı şair
ve devam etmişti iki cümle arası ;
-Maharet keman telinde yürümekse
Hiç bilmediğin şarkının ortasında
Kırık nota ile üşümendeydi aşk
Ve dilimde susarak haykırmaktı aşk …
Denizle ilgili yazılan hikâyeler hep yeni bir türkü gibi çağıldar kulaklarımızda. Çok güzeldi. En içten tebriklerimle Cemal ağabey.🌾
Senin şiirlerinde İstanbul’un en nezih yerlerine gidiyorum. Yakışıyor en sert mey ile bu satırlara tutunmak.
Emeğine sağlık Cemal hocam. 👏
Kırmızı sonsuzluğa yazılan son harf olmalı.
İçinde özlemi,tutkuyu hatta geçmişi barındıran ...
Hüznün ve arınmanın kabullenişi gibi.Şiir ilk kıtası huzurla başlarken sonra birdenbire bir derinliğe çekiyor kendini.Beğenimle.Saygı ile Cemal hocam.
Tebrik ederim Cemal bey çok güzel bir şiirdi yine