Hasretim /Köyüme Destan 2

Papatya gözler inci inci oldu mu?

Muhtaçlıktır, bakışlarınızın anı olması içime doldu mu?


Olukta testisini dolarken söyleyin faniye

Bir gören olmasın diye şaşkındı, Saniye

Çekinir gözle aranıp, ıslak elle saçını taranıp

Şöyle bir beliğini omuz gerisine atışa mı ola?

O şuh gülüşlüyü, Halil Emmime sorsa

Hala Kara Halil Emmimin gönlünü yakar korsa


Geçmişinin bir anı, bir ömre bedel

Nuru Emmimle belliydi kaderi hasbel


Gözleri sürme, eli boğum boğum kına dürme

Yürüyüşü nazan nazan

Bağlara gazeli döktürse de, hazan

Yoktu böyle, dilberliği özen ile sürdürme

Sesi ile neşe, gelişiyle belli ki Selimin Ayşe


Ayrı düşer

Ayrı kuşar


Tabak tabak verirdi, pişirirken hedik

Sık sık gelindi mi, derdi sanki ösedik

Havayı koklardı gözünde tüttü mü Geycek

Zalim olur da göstermezdi ki sılayı Gedik

Daha pek çok vardı gözleriyle diyecek

Bir yanı acı, bir yanı sızı; diz döverdi Heyvanın Kızı


Ne hazandı, ne de yaşamı kazan

Kahır oflayıp, derdini ketum yazan


Sesi çıkmaz, gönülleri yıkmazıyla kaşı

Ama üfelenmektendi, ama başka

Hiç dinmezdi gözünde mor ile yaşı

Kıskanılır mı, ıskalanır mıydı bilmem!

Bibisi Haçça'ya; "zehir" derdi içtiği aşı

Kul, kurbandı; çocuklarıyla sevinç bulurdu genç yaşı

Bakar iken geçmişteki hayali resme, Kömüşün Esme


Tarihler çok yazmıştı böyle bir emsal

Belki elindelikleydi bu, bir abideyi timsal


Neyden bildi, neye amildi?

Çanakkale'de dönmeyen Kamil'di

Selaları bile duyulmazından oluklar

Köyünü de okutur sülbünden

Neye rahmet, neye zahmet

Yaşadı mı, öldü mü? Hiç bilinmez

Anşalının Koca Mehmet


Atarı olmadıkça, içinde gelmezdi herhalde

Kaderi yapmıştı yazaar (ellaam)

Ne taş idi, ne de taştan kesme

Sevecendiğini hiç bilmez olduğumdu, Abışın Esme

On bir yılla olur birçok afeti devranda

Çocuğum gelmiş, gidecek diye ne bir görüşme

Ne bir kez olsun dertleşme...

Hiç tatmadım karşılama, uğurlama gelme gitmesini

Ondaki gördüğümdü hep; Köpekli kaderiyle bir restleşme



Bahar hazan olsa, güz çiçek açtırmaz

Ehliydi o, kavli karadan hiç kaçtırmaz


Özü de bir, sözü de bir

Derin düşünür gönlü ile gözü de bir

Sözler şiirle anlam bulurdu Hocanın Aptulla da

Küçüğe sığmaz, yeriyle kebir

Bir silkinişle kalkış yaptırdı mı entariye

Alimallah bastığı yeri titretirdi Fettahın Nariye


Hissetmesen de bir menekşe, hoyrat kılınsa

Var mı, yok mu? Esrarengizlikteki bir ses uf der


Yine ikiden biridir

Ne bildim bizim köylü

Ne bildim bizim köyden değildi

Bir karşılaşma yaptığında hep saygı ile eğildi

Telaşıyla gözlerden ıramaya verirdi hızı

Adı Ayşe ve lakin bilinişle; Kozurun Kızı


Beklemez ki kopsun, kızılca kıyamet

Bundandır ki;

Ne ehlindendi ne de sahipliğindeydi zeamet

Ol demi, ol dem üzerine sormazlarsa vahamet



ufak bir demi hayal

Ne ki bulunmuşu İclal


İçimle kalacaktı dışımla seza

Bir ben ile bendi keza


Bazen özel, bazen tüzel

Bağırın dökmüşse... çağırın gazel

Bir dev ile uyanırken Hazel

Sesiz lige söylerim şarkı

Anlarım, anlatırım ki

Sessizliktir benim sesim


Her kundak

Bir hayal ile büyür yangın


Yalandandı gezmelerim

Essah değildi tozmalarım

Bir sehere uyanmışım ki

Boş vermiş dünyayı

Arkadaş dediğini bile

Bir anı hayal ile yozardım

Çalık Tepeye kuzu toplarken

Masum yüreğim ben gibi hoplarken

Ne görülen ıssızlık ne söyleşim mamur

Ve lakin o an çözülürdü kasavet

Küçük bir gök gözdü içim, ılık mahmur




Söyleyemediklerim var daha

Anı için çok çok mümbit bir saha

Olurlar bir gamlanma uğrağım,

Bir de sevince durağımdırlar; kâha


İbiştendir, ibişlikten bilir

Hoş tutarla, hoş tutukla safram

Der bunları Koca Mehmedin Bayram

Bir yanı düşünür hayran, bir yanı gülüşür bayram

Sanmayın ki bunları bildi bilelidir

Ne düzen tutmazla feraset ne düzenedir kayram


Memleketim

Dağlarım

Bağlarım

Soykadan mı kaldınız ne

Hem söyler hem çağlarım

Kör kütük koydunuz beni

Hani nerde Sabire Bacım,

Hacı Hüseyin Emmim, ağlarım?


15.10.2009


*Kekeç Mehmet Emmi

**Çot Esme Bacı

Ferağ: sahiplik hakkını başkasına devredip, tapu ilişkisini kesmek.

Sanem: güzel kadın kılığına giren Şeytana verilen isim.

Kasvet: Birden bire beliriveren iç çökkünlüğü.

Şuhut: Zamana tanıklık, ... dan beri içinde olmakla tanıklık etmek, gözlemde bulunup şahidi olmak.

Bulanır: Hoşlanmaz, razılık göstermez, hazzetmez

Yazaar: Açık açık. Belli ki. Zahar/ zahir

İrebiye bacım: Rabiya bacım

Mıstey emmim: Mustafa emmim

Memmed emmim: Mehmet emmim

İbraam emmim: İbrahim emmim

Haçça bacım: Hatice Bacım

Göö göz : gök gözlü

Iskan Emmim: İhsan Emmim

Nuru Emmim: Nuri Emmim

Asıvata: Alıp satma, alış veriş

Kubarmak: Fiyaka satma, şişinme, övünme davranışları, kibir, gurur yapmak

Bibi: Hala. Babanın erkek kız kardeşi.

Hedik: kaynatılmış buğday

Yazaar (Ellaam-zahar): Yöre dilinde her halde demek. Evet öyle demek. Olasılıkla demek

Ösemek: Özlem duymak, istek duymak

Gedik: Köyümdeki bir yer adı. İki dağ arasında, bu iki dağa göre daha alçakta kalan yükseklikteki geçit olup, üzerinde aşılabilen yer.

Alimallah (Âlim Allah): her şeyin doğrusunu bilen Allah anlamındaysa da, buradaki anlamı; inan ki doğru söylüyorum anlamınadır.

Zeamet: Yıllık geliri yirmi binle yüz bin akçe olan işlenen toprak zeamet toprağıdır. Bu toprakta devletin aldığı vergiye de zeamet (vergisi) denir.

İbiş: Orta oyunundaki uşak tipi. Aptal, şapşal.

Elindelik: Kendi karalarını kendi verip akışı yönetme gücü. İstencini istendiği biçimde belirtebilme gücü, insanın dilediğini seçme erki, insanın seçme ve yapabilme gücü.

İkiden Biri: Köyümde pek pek dışarı çıkmayıp, komşu ve kapı önü oturmaları yapmayan iki köy büyüğüm. Ayşe Gökbayrak ve Zehra Özkan'dı.

Köyünü de okutur sülbünden: Kamil Ve Kocamehmet'in ardılı olan soyundan şairin köyünü şiirle dile getirip anma yapması ve çok sınırlı da olsa edebiyat hafızasında köyünün insanını yaşatması.


Şair şiirin son bentlerine doğru zaman da eylemsellik yığılmasını önlemek için araya teneffüs düşünme olan bağlaç küme deyişlerini kaynaştırmıştır. Aslında Köyünün destanı olan seslenişle bu çalışma şimdi (2016) tüm haliyle yayınlanmıştır.

11 Ekim 2016 288 şiiri var.
Yorumlar