Hey Siz
Göğü tuval yapmışlar
Maviden örtü
Beyazdan telve
Adını baht koymuşlar
Sessiz bir martının gagasında yırtıldı duygular
Perdesizliğe hoş geldiniz
Buyurun önce erkekler
Sonra kadınlar
Bu gece soframda
Bolca yağmur var
Yoksa siz bulutlardan mı çekindiniz
Az önce bizde misafirdiler
Hüznü ayıplayıp
Yokluğunuza kelimeler mi giydirdiniz
Evet siz
İçinizdeki kuraklığı
Nasıl seversiniz
Delice esen bir rüzgâr mı
Ardında iz bırakmayan
Öfkeli kumlar mı
Hani az önce damlaları anlatıyordunuz
Güz mevsimine övgüler dizip
Şimşeklere özeniyordunuz
Şipşak fotoğraflar kadar
Hızlı yaşıyordunuz
Evet evet siz
İçinizde bir kare olsaydım bile
Köküme inemezdiniz
Bunca yıl hep savaş istediniz
Çöpünü cebinde taşıyamayanların
Yüreklere hamallık etmesi
Düşünülemez bile
Ağzı süt kokan çocukların savaşlarıydı olan
Biri su tabancası istedi
Bir diğeri iklimleri krize çevirdi
Bir başkası
“Buralar hep dedemin” deyip söylendi
Gökyüzü yere tükürdü
İçindeki bütün kusmuğu
“Yemişim sürgünlüğünüzü" dedi
Aptal martının teki
Yüreğime dönüp
“Yeter" dedim
Bunca fırça darbesi...
Senin renkli kelimelere
İhtiyacın yok
İşteş eylemlerimin beli büküldü
Ben tangır tungur yağmayı seçtim
Deve tabanı terliklerle
Siz çöle çektiniz
Evet siz
Önce kadınlar
Sonra erkekler
Herkese yetecek kadar var
Buyurun soframız geniş
Menüde insanlık
Haayır ama siz
Ciğer seversiniz
Unutmak da
Aşka dâhil
Affeder misiniz

https://youtu.be/lq7jZNh7ypk?si=wHDPq5E5MhvDSRSa