Hira'm

Sığınmak istediğim,yüreğimi al,sür tenine
firak dolu gözlerime z/amansız acılar düşmesin


müezzin
okurken hazin hazin
ezanı kulağına
mutluluğun cemresi gibi
çiçek açtın ruhuma
hoş geldin hira'm
hoş geldin dünyama

ışıt karanlığımı,nurlu yüzünle
ısıt,ayaz yemiş yüreğimi,güneşinle
sığınayım
ulu nefesine
kokulu sesine
çölün ortasında
kaktüsten başka çiçek var mı
cemre düşer mi hiç kuma
umuduna düşsün bir damlam hira
kaygılarım intiharlarda

seneyi devriyesi bugün
sevdiklerimi uğurlayışımın
kimseleri yerine koyamadığım
telafisi olmayan
hep y/alan dünya
say ki
esrik bir mutluluğun gülüşü gibi
kırık bir udun güftesi gibi
yayımdan fırlayıp
ç/akıyorum zamanın ortasına

benim için bu gece
aşk doğur hira'm
ellerimde kuruyan çiçekler
bereketli avuçlarından
dolu dolu aşk içecekler

farzet ki
ilk defa
güneş geceye
ay gündüze doğdu
ve alt üst oldu doğanın dengi
sağlaması bozuldu
ve altı renk oldu,gök kuşağın rengi
yeniden doğmuş gibi
uyut beni hira'm
gözyaşlarımı masallarla büyütmeden

düşlerimin ablukasında
sıkıştım kaldım
küfür sürülmüş dilimin ucunda
sürgüsünü çekti hayat sözlerimin
pişkince gülüp geçti
yenildim mi ben şimdi
bu hayat kavgasında

ah hira'm
kalbim dik durabilmeyi
dik yokuşları çıkabilmeyi öğrendiğinde
ağzı köpüren,zehirli akrepler
kin kustu ocağıma
bırak sığınayım yüreğine hira'm
beni orada bulamazlar nasılsa...




Not:Doğuşuyla dünyamızı güneş gibi aydınlatan
canım yeğenim Hira Sahra 'ya ithafen...