İbadet Doğuran Avuçlar/Düet

ibadet eder gibi doğuyordum her gün avuçlarında
iman eder gibi çaresiz nasırlarım olsa da
yıldızları istememiştim ki; senden
şehir ışıklarının parlak neonlu mavi yalanlarını
idare eder gibi sevilmek yeter miydi acaba
ki;yetmedi...

hiç inanamadın belki
ama
senden başka hiç kimse girmedi aklımla arama
dönüp dolaşıp konardım aynı sevaplara
dudaklarımla değil
hislerimle konuşurdum tanrımla
bakma şimdi göçmen sürgünlere kobay olduğuma
anlardı o beni
evet
ıslaktım haddini bilmez bir yağmurla
şikayetsizce
ıslanmıştım güne kara sürülmeden şemsiyesiz bir vurguna
ayyaş aklımla dik durma takınmıştım gözlerime
kal diyemezdim sana
git diyemediğim gibi..
lokmalarla değil dokunduğunla yetinirdim
gönlünün götürdüğü yerde doyardım
en çok beni anlamanı isterdim
yeter ki...



vuslat dilenilmezdi ki aşk adına
kambur bir gecenin sabaha duası gibi
bilirsin
aç karnına
yatarken
yatmadan önce
ya da tok hiç farketmez
insan yüreği,en çok istediklerini yutmaz mı hep
bir tutam
severmiş gibi
yeter miydi

ki;yetmedi...



kabuk bağlamadan iyileşir miydi yaralar
üzgünüm...
denizi yutar susamıştım
sevmeyi boyumdan büyük sanmıştım
hataymış demek
özrü kabahatinden çok sevmem
bitermiş denizler de bilemedim
affet
bitirdim seni!
yetmedin...



hayatta ki herşeyden çok istedim halbuki
onurla dik durabilmek
çamurlara bulamadan beyazı,terinle kokutmak
kimseyi dinlemeden kapımı karanlığa kapamak
ve tertemiz bir güne kuşlarla birlikte uyanmak
gözlerime tavan yapmış bir mavi duruş
kırlangıç seslerine eşlik ederek koşmak
kılcal damarlarına sokulmak papatyaların
cıvıl cıvıl gökküşağı toplamak
aklımın ıslağını ellerinin sıcaklığında kurutmak
yeter ki...



insan çok istediklerini zaten anlatamaz ki
içine gömmez mi takvimleri
beyaza bozdurmaz mı eksikliklerini
akıl arasında dondurmaz mı sevgiyi
gözlerinde saklamaz mı hep son sözü


yeter ki...
yetim doyuracağına gözlerin
bakmasını bilse biter miydi...





hain bir pusula kıvırdı kolumuzu
emanet hırslar yuvalandı canımızın göbeğine
söküp atmalıydık bir birine yapışan bedenlerle.
ama olmadı.
yok olsa
ya da hiç olmasa acıtmazdı bu kadar kalanlar.
artmadan yetmez ya!
saklama kabından taşanlar korkuttu
anlayamadık
evet
bilemedik kıymetini
ki;
dökülenler de kalanlar da aşktı her daim...




kırmızı çerağ düşünce gözlere
yağınca ayrık yağmurlar
bereketi tanrıdan sanmaktı en büyük kabahat
oysa
yağan kara inat açmalıydı avuçları göğün beyazına
tutabildiklerimiz kadar yaşadık evet

oysa tutamadıklarımız kadardı aşk...






Serhat Akdeniz Bahar Kızıltan ortak çalışmasıdır...






not: bu şiirin oluşmasında çok büyük katkısı olan değerli arkadaşım Sayın Bahar Kızıltan'a emeklerinden dolayı bir kere daha gönülden teşekkür ederim...

04 Ağustos 2010 369 şiiri var.
Yorumlar (10)
  • 14 yıl önce

    kırmızı çerağ düşünce gözlere yağınca ayrık yağmurlar bereketi tanrıdan sanmaktı en büyük kabahat oysa yağan kara inat açmalıydı avuçları göğün beyazına tutabildiklerimiz kadar yaşadık evet

    Bu şiir yeniden yeniden okunur okunmalıda ortak çalışmalarda yeri ayrı tebrik ve teşekkürlerim iki güçlü kalemede.

  • 14 yıl önce

    baharıma ve sana sonsuz teşekkürler..tebrikler..çok güzeldi,👍👍👍👍

  • 14 yıl önce

    Rüzgarla yagmurun sarkisi

    asi bir cöl serinligi

    uzun bir söylence

    yürekten kutlarim

    iki dostu da

    siir ve saygiyla

  • 14 yıl önce

    Tek bir şiire çığlık olmak... Ne güzel.👧

  • 14 yıl önce

    .. güzeldi şiir gibi su ..

    kalemlerinize sağlık. saygılarımla..