İç Çeken Fısıltılar

Kız kaçırıyordu elimin tersine,
Israrlı yağan yağmur
Bir piyano çalmıştım,
Meşru bir keman
Yoğun bakımdaydı
İki sözü takma cümlelerimin parmak izleri
Tığla örülmüş duvarlarda,
Kimsenin söylemediği bir şarkıya
Eşlik ediyordu tutsaklığım
Yerinde yellerin esiyordu mazgallarımın
Yorgundum
Masumdum

Yanlış bir gece bırakmışlardı,
Bütün gecelerimi alanlar
İki siyah
Bir lila
Açık bir yavruağzı
Tebdili kıyafet bir isim
İç çeken tebessüm
Ve müsvedde bir aşk
Kristal bir tabut başında ağlayan,
Cüceydi bir başınalığım
Yarımdım
Yalnızdım

Elle tutulmamış yanımın,
Göz altındaydı imkansızlıklar
Beşinci duvarımda,
Resimsiz çerçeveler
Kapımda düş külü
Avucumda gizli geçitlerin,
Adak mumları
Kutsanmış su
Bir miktar gökyüzü
Yeryüzü, yar yüzü
Yoksundum
Suskundum


Bu dava düştü aşk... Seni bağışlıyorum



Suadiyetemmuzikibinonbeş
Demir Mutlugil

16 Temmuz 2015 806 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (4)
  • 8 yıl önce

    👍👍👍Gönül mısralarınız ve yürek sesiniz hiç eksilmesin. Şiir tınısı selamlarımla ... 👍👍👍

  • 8 yıl önce

    2/

    Yetmez üniversitelere de el atarlar. Boğaziçi ODTÜ bunlardan bazılarıdır. Yetmez. Yine dünyanın hiç bir yerinde uygulaması olmayan okul öncesi eğitim saçmalığını da uygulamaya sokarlar. Onbin yıllık Müslüman kültürünü dilini yok etmek için kendi dillerini sevdirirler kendi kültürlerini çaktırmadan empoze ederler. Ama biz de herkes tarzanca İngilizce e diğer batı dillerini konuşur. Bu batının akademik kürsüleri Müslüman dilini konuşmazlar.

    İster istemez bu batı hayranlarıyla batının kültürüyle yoğrulmuş Atatürk düşüncesine yalandan inanmış rektörlerle doktorlarla profesörlerle yaşamaya katlanıyoruz.

    Neyse. Durum buyken şiiri nasıl konuşalım? Şiiri hangi kefeye koyalım? Şiiri nasıl tanımlayalım? Bu yüzden diyorum ki; önce KÜLTÜR AŞIMINA ASİMİLESİNE SÖMÜRÜSÜNE son verelim. Sonra kendi özümüze kültürümüze dönelim sonra da zaman bulursak şiirin tanımını yapalım.

    Yoksa böyle giderse Batı Kültürüyle yoğrula yoğrula Yunus Emre'ye de Nasrettin Hoca' ya da elveda diyebiliriz. Elveda dedik mi yoksa?

    Sayın Mutlugil şiiriniz aldı götürdü. Yüreğiniz dert görmesin.

  • 8 yıl önce

    1/

    Şiirin tanımı yapılmaz. Tuhafıma gelir tersime tersime gelir üstelik. Usta işi şiir ve amatör işi şiir diyenler de var. Şiir yazanlar genel olarak şiir tanımı da yaparlar. İpe-sapa gelmez bir yığın sözcükle anlatmaya çalışırlar. Amaçları nedir ne değildir bilemem. Hanımlara şaire-şairem yakıştırması veya katibe-katibem saçmalığını etikete bağlayanlarda var.

    Öte yandan bana ne dediğim de olur. Yine de amatör veya basit sandığımız şiirin evrenin merkezine damga vurduğu bence kesinlikle nettir ama evren edebiyatı eleştirmenleri, şiire gönül verenleri hangi birini görsün de bu basit sanılan şiiri meleklerin katına çıkarsın! Tüm bunların yanı sıra bu şiiri gördüklerini okuduklarını da bilirim ama kör olasıca milliyetçilik-ulusçuluk hastalıkları ön safta yerini aldıkları için, 250-300 sözcükle edebiyatın tekelini elinde bulunduran batının akademik kürsüleri bu şiirleri şiir metinlerini görmezden gelirler.

    Müslüman dünyasının onbin yıllık kültür birikimini sözcüklerini yok etmek için her türlü dalavereyi çevirirler. Dünyanın hiç bir yerinde olmayan okulları açarlar bizim memlekette. Robert koleji ve sonradan Ankara TED koleji yabancı dilde eğitime başlar.

  • 8 yıl önce

    Aşk bu kaybedilenler de gün gelir akla gelse de gittikleri aklımızda ise de af hepimize lazım aslında hem de zaman hızla akıp giderken...👍🤐👍