İçimin Gerçekleri

İçimin Gerçekleri

İçimin gerçekleri

Başkalarından alıntılanmış gibi tırnak aralarında kanıyor

‘Bana ait’ diye bir şey yok

Ve sırf bu yüzden

Vazgeçmişliklerim oldukça kutsal


Ki zaten böyle de buyurmuştu koca Tanrılar



Suskunum her şeye

Konuşarak gireceğim günahlardan uzak durmalıyım

Çünkü suskunluk

Tanrılardan bana sunulan en büyük hediye


Ki böyle de yazmıştı o koca Tanrılar kutsal metinlerine



Hedefe odaklandım

Ruhumdaki en ufak kımıltıya tahammülüm yok

Suskunluğumu bozan her şeyin ve herkesin nefesini söküp alasım var içinden

Ortaya çıkabilecek acabalara izin veremem

Her şey koca bir yalandan ibaret olduğunu haykıracakmış gibi

Korkuyorum çünkü karanlığın bana fısıldayacağı şüphelerden



Yüzyıllık bir laneti taşıyor gibiyim omuzlarımda

Ölümle vazgeçmişliğin arasında cesaretimin yitişini izliyorum

Bazen çok kısacık bir bazen

Sıyrılıp içimden isyan ederken hayal ediyorum kendimi

Ama kısa sürüyor bu rüya

Endişeler içimde bir yanardağ gibi patlıyor

Ya düşersem gözden

Ya yuvarlanırsam o dipsiz karanlığa diyorum

O zaman ne olacak halim

Ebedi bir cehennem mi bekleyecek beni

Kokuşmuş sütleriyle sarkık ve çürümüş memeler mi emzirecek yoksa

Karanlık düşlerimde yeşeren ölümcül kederimi

Bir hıçkırık gibi gereksiz ve sinir bozucu olacak belki de varlığım

Kovalamaya bile gerek kalmayacak hatta cesedimin üzerinde dans eden leş sineklerini



Düşünüyorum da

Sonunda hiçbir şey kazanamayacak olan birine

Böyle bir sonu hak etmek oldukça acı olmalı

Neyseki o kutsal metinlerde böyle şeyleri düşünmek de yasaklanmıştı



Ne durağanım ne de yürüyorum

Yolumun kalanı ne kadar onu da bilmiyorum

Tut ki kırk günün kırkbin gecelik azabından sonraydı ilk vazgeçişim

Yeni bir güne çıkmaya da karnım toktu

Gırtlağa kadar tıka basa kederle dolmuştum


Aslında


İçimdeki


Her şeyi


Kusasım vardı


Ama susmalıydım

Konuşmak ciğerime sürülen kordan bir demir

Tek bir kelime edersem beni de lanetiyle dağlayacak biliyorum



Kemiklerime kazınmış bu yenilgi kimin

Neden ve niçin böyle bir bezginlik ile donatıldım anlamıyorum

Tüm bunlar bir avuç saçmalık olsa da

Yine de korkularımla bir türlü yüzleşemiyorum

Aksine yenilgimi sahiplenip

Tüm gitmeleri kendime yasaklıyorum

Ah aciz benliğim

Ah korkularıma yenik düşen arzularım

Lanet olsun hepinize

Bir adım dahi atmayan bu ayaklarıma da lanet olsun



Ödül ne olacak ki tüm bunların sonunda

Ne kalacak ki tüm gidenlerden sonra ellerimde

Yaşamak için değil miydi bunca vazgeçiş

Madem yaşamak buysa

Neden bağcıklarımda mezarlık çiçekleri açıyor

Ve bedenim

Daha kurumamış bedenime böcekler yuva yapıyor anlamıyorum

Oysaki

Sadece susmuştum tanrım

Ki suskunluğum senden en büyük hediyeydi bana

Ve ölmek

Ölmek böyle değildi

En azından ölümü başka türlü anlatmıştı cesetler bana



Ah cesetler sizde mi yalancısınız yaşayanlar gibi

Toprağın yeri kat dibine batın desem neye yarar

Diliniz bile kalmamışken yalan söyleyecek

Anlaşılan sadece korkularınızı almamış Azrail sizden giderken



Belki de her şeyi ben yanlış anladım

Belki yaşamı değil korkularımı kucaklamalıydım

Ama artık çok geç kaldım aksini söylemek için

Çünkü

Bu kadar büyük bir yanılgıya düşmek

Elinde vazgeçtiklerinden başka hiçbir şeyi olmayanın geçemeyeceği tek çizgi biliyorum 

17 Ekim 2024 120 şiiri var.
Yorumlar (4)
  • 49 gün önce

    Senin bu içinin gerçekleriyle hiçbir şey baş edemez 👁️

    Yani özün zaten kendi başına tahtında kraliçe feriştahı yapay zeka DNA aşıları gelse korkusundan dönüp kaçarlar 👁️🙆🏼‍♀️

    Öperek varlığını Yükselmeye her nano salise perde yırtıklarıyla devam💎

    Sevgimle black sky’cim 🍃

  • 52 gün önce

    Bu şiirin bana dokundu, çünkü senin içsel sancılarını ve derin sorgulamalarını hissedebildim. "Bana ait" diye bir şey yok derken, yalnızlığın ve kimlik arayışının ağırlığını çok güçlü bir şekilde hissettirdin. Kendi içimde de sorguladığım birçok şeyi düşündüm. Suskunluğu böylesine kutsal bir hediye olarak görmek, ama bir yandan da bu suskunluğun altında ezilmek, gerçekten insanın ruhuna dokunan bir anlatım olmuş.

    “Ölümle vazgeçmişliğin arasında cesaretimin yitişi” cümlesinde büyük bir çaresizlik seziyorum ama bu çaresizlik, belki de hepimizin yaşadığı bir gerçek. Karanlıkla ve içindeki şüphelerle baş başa kalmak, cesaretin tükenişini izlemek… Şiirin her kelimesi, sanki kendi içimde susturduğum hislerin bir dışavurumu gibi.

    En çok da “susmak” üzerine düşündüm. Suskunluğun bir hediye mi, yoksa bizi içten içe yok eden bir yük mü olduğunu kendime sordum. Belki de en büyük savaşlarımız, en çok sustuğumuz anlarda oluyor. Senin bu içsel yolculuğun bana da kendi yolculuğumu sorgulattı. Paylaştığın bu derin ve kişisel şiir için teşekkür ederim. Gerçekten çok etkileyici ve düşündürücü bir eser.