İçimizdeki Aciz Özgürlük Mücadelesi
Gecenin orta yerinde kıyıya bağlanmış 
aşkla çarpışan balıkçı tekneleriyiz seninle
boyalarımız kalkmış, ıslak yosunlar kalbimiz de
gecenin orta yerinde kocasını bekleyen Ayşe'yiz
o'na ağlayan kayalığız sessizce, çünkü gelmeyecek
şiirlerini yazdıkça silen, 
sildikçe bu ben değilim diyen şairleriz 
en hüzünlüsünü yaşamakla yükümlü çünkü ruhlarımız
bir kuşun gece uykusu, gecenin de derin uykusuyuz
dipsiz bir uçurumuz, yankıyız biz seninle 
bilinmezliğe çarpıp bilinmezliğe dönen,
gelinlik hikayeleri misali sebepsiziz 
akşamı yaşlılıktan zor etmiş 
mesaisi devam eden bir babayız 
çocuklarını tarhana çorbasıyla büyütmüş bir anneyiz 
kızımızın çeyiz taksitlerini ödüyoruz hâlâ
Vatanı için koşulsuzca ölüme koşan yirmilik gençleriz
uğurlamalarımız hep gözü yaşlı
ıssız tepelerde gece nöbetlerinin efkârlı sigara dumanlarıyız
asil Türk bayrağız, asi Fırat, poşu, katık, azık, telve, her günün batısıyız
içimizse doğusu tüm yaşanılanların
hüzünlü öykülerin mutlu sonlarına özlem duyan bir ülkeyiz 
devrimi tamamlayamamış tüm sınıflarıyla dışa bağımlı
ve bunlardan hâlâ habersiziz 
yarım ağız siyasetçilerin beceriksiz söylemlerine çatık kaşlarımız 
bağnazlık ve cahillikle savaşan tiz keman sesleriyiz
resitallerimiz dört duvar arasında rutubetli 
gölgeler senfonisine umutlu 
biz seninle şeriatın acıtıp acıtıp kesemediği parmaklar olsak da
yüce adaletin yerini her zaman bulması için dua edenleriz 
çocuklarımız meydanlar, çocuklarımız meydanlarda hâlâ
gözlerini bir idam seremonisine kapatmadıkları için 
şükredebiliyoruz ya ( ne mutlu bize ) 
güvercinler ömür boyu bembeyaz bestelenecekler gökyüzüne 
belki özgür, belki de susuz, bir yaz gibi ama 
ve hüzünlü 
yanmış kibrit çöpleri de dahil 
yaşamı anlatmak, yaşayamamayı da 
bize benzetilecek sevgilim...

