İçine Kör Ev
Penceresi kör evin
Eşiğinde uyukluyor anılar
Güneşe hasret.
Yıllarını esirgeyen ayrılık saçlarında
Geceyi tarayan gümüş ev
Ayrılmış mucize kanatlarına
Örgüsü düşerken yüzüne kederin
Ellerin elimde özlem
Sokağa uluyan ayrılığın ayak sesleri
Uzaklaşıyor köpeğin salyasına basarak
Köşeye kıvrılmış eğrelti otu
Sarkıyor Yusuf’un ayaklarından
Sabır kuyusunda oynuyoruz özlem sen ve ben
Kim düşecek kristal gökyüzünden
İhaneti kim boyayacak Yakub’un gözlerine
Hikayesi olmayan baykuş tünüyor Ribatın camlarına
Tuz buz özlem keskin kırıkları ile bezirgânın yükü
Nasipli değilsin köle pazarında
Ayyaş ve kör sahibin:
İnce dalların donuyor
_Geç kaldı bahar ve sen
Hiç kimsesiz yolcu_