İhtiras
Bu ihtiras,
Kendi gölgesini ısıran siyah bir hayvan
Gecenin en kör noktasında nefesimi kemiriyor
Bir çukur gibi büyüyor içimde
Hatıralarım çoğaldıkça ben azalıyorum
Yalnızlık artık bir misafir değil
Dizlerimde çöreklenmiş kadim bir yaratık
Kulaklarıma karanlık dualar fısıldıyor
Ayaklarımı soğuk bir zincire bağlıyor
Gözlerimin ardı daimi bir gece adeta
Hiçbir sabah uğramıyor buraya
Gökyüzü çoktan çürümüş
Yıldızlar bile bulanık
Rüzgâr, yüzümü yoklamak ister gibi
ama o bile uzak
Karanlık beni seçmiş
Diğerlerinden daha sessiz olduğum için belki
Kalabalığın ortasında, görünmez bir mezar taşı gibi
Gölgesi kendinden ağır bir yalnızlık taşıyorum
Adım attığım her yerde
Toprak önce benden korkuyor gibi titriyor
Bu dünya beni içine almıyor artık
Kapılar yüzüme kapanmıyor
beni hiç fark etmiyor
Varlığım, kırık bir lambanın
titreyen son ışığı kadar geçici
Bu ihtirasın ağırlığı
Kendi ruhumu taşıyamaz hale getirdi beni
Ellerim sanki geceden yapılma
dokunduğu her şeyi solduruyor
Dünyada kalamam artık
Çoktan bırakmış beni
Sadece geç kaldığımı yeni fark ediyorum
Karanlık dışarıda değil
Kaburgalarımın içinde büyüyor
ve ben artık
kime/neye/nereye ait olduğumu bile bilmiyorum


